"Dünyada elli sene yaşamıştı. Elli sene! Elli senelik ömründe, aydınlık ve tatlı günler kadar karanlık, acı günler de görmüştü;
ama bu derece acı, bu derece karanlık hiç görmemişti. Daha dün parlak ve zengin gördüğü gelecek, şimdi gözlerinin önün de simsiyah bir duvar gibi dikiliyor, hayat ise kendini derin, dipsiz bir kuyuya atmaya azmetmiş bir insanın boynuna asılı ağır bir taş gibi, Bekir'in boynunda asılı duruyordu."