Özün Özü Sözleri ve Alıntıları
Özün Özü sözleri ve alıntılarını, Özün Özü kitap alıntılarını, Özün Özü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Elif-Lam-Mim şu kitap var ya, onda şüphe yoktur. [Bakara 1-2]
Tecelliyâtı hüda iledir her iki cihan,
Cemal-i hakka nazar eyle, dilediğin yandan.
Beyit:
Bugün her kim görür yârin
Gören onlardır yarın
Ne bilsin onda dildârın
Olanlar bunda a‘mâdan
(Âhirette sevgilileri olan Allah’ın cemâlini görecek olanlar bugün bu dünyada gören kimselerdir. Burada kör olan kimseler âhirette sevgililerini nerden bilsinler!)
"Her olup biteni tabiat gözüyle görmeyelim. Allah'ın kuvvetini, kudretini, üzerimizdeki tecellisini sezmeye gayret edelim. İnsanlığımızı tanımak, maddi yapımızın derinliğinde saklı âlemi bulmak için, bu lazım."
Kainâttâ bulunan cümle vârlığın zerresinden, en büyüğüne kadar hepsinde Hâkk esma ve sıfatı ile tecelli eder.Bu tecelli herkesin itikâdına ve anlayışına göre olur.Her mahalde ve makamda bir yüz gösterir.
Leylâ Kays’ın (M ec-
nıın’un) yanma gelir. Kays o sırada “Leylâ! Leylâ!” diye inlemektedir. O
sırada bir buz parçası alır ve onu kor gibi yanan yüreğinin üstüne ko-
yar; o buz parçası yüreğinin yangınını dindirir. O bu haldeyken Leylâ
ona selam vererek “İşte ben geldim! Ben Leylâ'yım. İstediğin, arzu etti-
ğinim, ben senin sevgilimin, ben senin gözünü, gönlünü sevindirecek
olanım, ben Leylâ’yım." der. Kays ona bakar ve ona “Gözümün önün-
den çekil git! Çünkü senin aşkın beni öylesine meşgul etti ki sonunda
seni unuttum ” der. Bu duygu aşkta hissedilebilecek en tatlı ve en ince
duygudur
Bu dünyaya gelmekten murad ve kast olunan şey şu hadîs-i kudsîde belirtilen mânâdır: "Ben bir gizli hazine idim. Diledim ki, bilineyim. Beni bilsinler diye bu mahlûkātı yarattım. Lâkin ey âşık, kişi kendi nefsini bilene değin Hakk’ı bilmesi mümkün değildir."
Artk, arif anlar ki, gerek enfüs'te, gerekse afakta; tecelli eden tek zat, tek hakikattr; başkası yok..Varlıkk, tek varlık, bir can ve bir tendir. Ama, hakikatn aslı, ne bölünmüş; ne de parçalanmıştır. Zahirde görünen cümle şeyler, onun teceligâhı ve âletidir.
Kânatta bulunan cüme varlkğın zerresinden, en büyügüne kadar, hepsinde Hak esmâ ve sıfatı ile tecelli eder. Bu tecelli herkesin itikadına ve anlayışına göre olur. Her mahakde ve her makamda bir yüz gösterir.
İçte, dışta, varlığını gösterebilen; herseyde suret olan, her aklda makul, her gönülde mâna, her kulakta işitilen, her gözde gören odur. Bir yüzde tecelli ederse, öbüründen de bakar.
"İlme’l-yakîn, bilmek; ayne’l-yakîn, görmek; hakka’l-yakîn ise olmaktır. Meselâ kişinin cesaret ve kahramanlığın var olduğunu bilmesi ilme’l-yakîn; başka birinin cesaret ve kahramanlığını görmesi ayne’l-yakîn; cesaret ve kahramanlığın kişinin kendisinden sâdır olması ise hakka’l-yakîndir."
"Hadîs-i Kudsî'de rivâyet edildiğine göre Allah Teâlâ "Göğüm ve yerim beni kuşatamadı.Ancak mü’min kulumun kalbi beni kuşattı" buyurur. Hadiste geçen mü’min sözü ile kastedilen insân-ı kâmildir. Kalbe sığmak ise Hakk’ın cemâline o gönlün ayna olması demektir."