Kitap George Orwell'in ailesinin yanından ayrılıp Paris'e ve Londra'ya gittikten sonra yaşadıklarını anlatıyor. Orwell, buralarda büyük bir fakirlikle yüzleşiyor ve yaşadıklarını kendi yorumlarını da katarak bize aktarıyor.
Kitabı okurken Orwell'in temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile ne kadar uğraştığına, ailesinin güvenli kollarına dönmemek için kendi içinde verdiği mücadeleye tanık oluyoruz; elimizdeki telefonun, hatta kitap okuyacak zamanın bile ne büyük şans olduğunu anlıyoruz. Sefaleti en iyi hissettiren kitaplardan birisiydi, gerçekten hayatın karanlık bir yüzü var ve Orwell bunu zorla da olsa bize gösteriyor. Zorla dedim çünkü kitabı okurken Orwell'in kurgusal distopyalarındaki gibi merakla okumayacak, asıl distopyanın gerçekler olduğunu fark ederek acı çekeceksiniz. İşin ilginç tarafı, bizim okurken bile umutsuzluğa kapıldığımız bu hikayede Orwell eleştirisel bakış açısını kaybetmiyor ve hala "Acaba nasıl daha iyi olabilirdi" demeye devam ediyor.
İnsan sağlığının ve emeğinin hiçbir değerinin olmamasıyla, hayatın mantıksızlığıyla yüzleşmeye hazırsanız bu kitaba bir göz atın derim. Gerçekten farkındalık kazandırabilen güçlü bir eser.
