En Eski Praxis und Theorie der Individualpsychologie Gönderileri
En Eski Praxis und Theorie der Individualpsychologie kitaplarını, en eski Praxis und Theorie der Individualpsychologie sözleri ve alıntılarını, en eski Praxis und Theorie der Individualpsychologie yazarlarını, en eski Praxis und Theorie der Individualpsychologie yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aşağılık kompleksinin varlığını daima bireyin geçmişinde, eski davranışında, çocukluğunda şımartılmış olmasında, organlarının yetersiz bir şekilde gelişmesinde, çocukluğunda ihmal edilmiş olmasında aramalıyız.
Bir insanın kötü ve ya iyi nasıl olduğu merak konusu olmuşdur. Çok insan insanın istediyi için kötü ve ya iyi olduğunu söyler.Lakin bireysel psikolojide bunun bir çok nedenleri var.En önemlisi çocukluk devridir.Çocukluğunu çocuk gibi yaşayamayanlar büyüdüğünde başkalarının yaşam tarzına karışır ve kendi bile farkında olmadan intikam almak ister.Onun bu bir çok insanlara belkide insanlığa karşı tutumu, çocukluk taleplerini karşılayamamasından yaranır.
Her bir çocuk çocuk gibi yetişdirilmelidir.Bırakın çocukluğunu yaşasın.Zaten büyüyecek. Büyüdüğündü çocuklara hasretle bakan değil, gülümseyerek iyi geçmiş çocukluğunu hatırlayarak bakan insan olsun.
Fakat sürekli olarak ilerleyen ve bizi kuşatan .medeniyet de bu
güvenlik eğilimini ve insanı duygusal bir aşağılık duygusu hali içinde
bize göstermektedir. Bu duygu daha büyük bir güvenliğe ulaştırmak
için insanı dürter. Harekete sevkeder. Bu mücadelede yer alan sevinci
ve amacı, yürüdüğü yolda ona yardım etmek, onu
mükafatlandırmaktır. Bununla beraber, zamanın gerçekliğine kesin
şekilde uymanın, başkaları tarafından yapılan çabanın, şımartılmış
çocuğun dünya hakkındaki görüşünü istismardan başka bir yararı
yoktur. Sürekli güvenlik duygusu insanı, daha mükemmel bir gerçeğe
ulaşmak için şimdiki gerçeği aşmaya zorlamaktadır.
Ruhsal denge sürekli tehlike ile karşılaşır. Tamlık eğiliminde insan
ruhsal bir tansiyon içinde bulunur. Ve tamlık amacına ulaşmak için
sahip olduğu zayıf imkanlardan haberdardır. Onda huzur, değer,
mutluluk duygusunu oluşturan şey, sadece yükselme eğiliminde
tatmin edici bir dereceye ulaştığı zamanki duygudur. Amacını izleyen
an, onu yeniden daha uzağa sürükler. Burada şu gerçekliği
görmekteyiz: İnsan olmak, sürekli olarak ödümlemeyi isteyen aşağılık
duygusuna sahip olmaktır. Aranan ödümlemenin yönü, aranan
tamlığm amacı kadar değişiktir. Hissedilen aşağılık duygusunun
fazlalığı ölçüsünde ödümleme kuvvet kazanır. Heyecan nöbetleri
şiddetli olur. Fakat duyguların, heyecanların ve duygusal hallerin
saldırıları vücut dengesi üzerinde etkisiz kalmaz. Organizma
değişikliklere uğrar. Kan dolaşımında, salgılarda, kan enerj isindeki bu
değişiklikler bireyin hayat stiline göre farklı-laşır. Devam ettikleri
takdirde organik fonksiyon nevrozu kendini gösterir. Psikonevrozlar
gibi, onlar da bir hayat sitilinden meydana gelir. Bu hayat stili,
ilerlemiş bir aşağılık duygusu halinde, bireyi karşılaştığı problemden
kaçmaya sevkeder ve bu kaçışı, oluşturulan organik veya ruhsal araz
şoklarıyla sağlama eğilimini göstermektedir. Ruh süreci böylece
organizmada dışarı vurur. Yine her türlü ruhsal başarısızlıklara,
aksiyonlara ve topluluğun isteklerine karşı koyan vazgeçmelere yol
açarak tamamıyla ruhsal alanda da ortaya çıkar.
Dostoyevski’nin yaşamında en güçlü nokta, onun tüm şahane yaratılarının şu şekilde ortaya çıkmasıdır: Eyleme boşuna, çok zararlı ve suçlu olduğu gözüyle bakılacak ve boyun eğme kendi içinde başkalarının üstünde gizli bir üstünlük keyfi içerdiği sürece kurtuluş boyun eğmekte yatacaktır.
Belki de hepimiz bir insan güzelliği hayalini taşıyoruz ve başkalarını
bu hale göre değerlendiriyoruz. Gerçekten, hayatta, hiçbir zaman
tahmin melekesinden vazgeçemeyiz. Daha fazla gelişmiş kimseler
buna seziş adını veriyorlar. İnsan şeklini değerlendirirken rol oynayan
ve bizde yer alan ölçüleri meydana çıkarma işi psikiyatra ve psikologa
düşmektedir. Burada, çoğu zaman az önemli hayat deneylerinde,
çocuklukta saptanmış değişmez hayallerin rol oynadığı sanılmaktadır.
Bu konu ile ilgili iki tez ortaya atmak istiyorum. Bu tezler çok karanlık
şekil ve anlam problemini bir dereceye kadar aydınlatabilecekler.
Doğasal organik bir yetersizlik veya vücut kusuru daha büyük bir
aşağılık duygusunu oluşturmak suretiyle ruhta kuvvetli bir tansiyon
meydana getirir. Bu yüzden dış dünya istekleri hiç de iyi karşılanmaz
ve özvarlıkla ilgili endişe, yerinde hazırlık yapılmadığı için, bencillik
yönünde açık bir şekilde fazlalaşır. Bundan da aşırı derecede ruhsal
hassasiyet, cesaret ve karar verme yetersizliği, sosyal olmayan bir şema
ortaya çıkar. Dış dünya görüşü uymaya karşı koyar ve başarısızlıklara
yol açar. Burada bir görüş ortaya çıkmaktadır: En büyük ihtiyatı
göstermek ve sürekli çekişmelerin doğruluklarına bakarak, şekle göre,
tabiatı ve anlamı hakkında sonuçlar elde etmek...