- "Kabir azabında elem ve uzviyetin suret ve şekli değil, bizzat kendisi tecelli eder. Uykuda duyulan azap hakikî bile olsa, nihayet dünya âlemlerinden biridir. Kabir azabı ise uhrevîdir. Ve aralarında büyük fark vardır. Dünya azabı, ahiret azabına nisbetle bir hiçtir!
Cehennem kıvılcımlarından bir tanesi dünyaya düşse her şey kül olur. Kabir azabını rüyâdaki acı gibi bilmek, azabın suret ve hakikatine nüfûz etmemekten ve bâtıl bir anlayıştır."
Eric R. Kandel: Fizikî beyin ve düşünce arasında ilgi, davranış ve genel fizikî yapı arasındaki münasebetten çok daha fazla hassas ve ince bir münasebettir. "Sinir ağları" mevzuunda önde gelen araştırmacılardan biri olan
Eric R. Kandel, "iki kişinin birbiriyle konuşması gibi basit sosyal tecrübelerimiz bile bir insanın beynindeki sinir makinesinin tesiri başkalarının beynindeki enerji ile ilgili bağlantılarda uzun süreli ve doğrudan etkiler yapabilir!" demektedir. beyin statik ve davranışlarımızı belirleyen bir şey değildir; daha doğrusu, beyin akışkan, son derece rakik ve sürekli değişen bir enstrümandır. Her düşünce, tecrübe veya davranış beyinde enerji ile ilgili bağlantıları değiştirici ve sinir ağlarında bir değişikliğe sebeb olur. Kandel, bir konuşmada iki son derece karmaşık ve ortama uyumlu sinir ağının etkileştiğini ve birbirlerini değiştirdiğini söylemektedir; aynen, aynı nehirde iki kere yıkanılmaz hikmetinin, "nehire giren de aynı insan değil!" hikmetiyle beraber düşünülmesi gereği gibi, hiç kimse aynı düşünceyi iki kere düşünemez; çünkü düşünce faaliyeti, düşüneni değiştirir..."
- Aklın idrakinden âciz olduğu işlere âit hakikat, ancak nübüvvet makamında tecelli eder. His tavrı, akıl tavrının ötesindedir. Onun da ötesinde peygamberlik tavrı vardır.
-Evvelâ his hükmeder, akıl onu doğrular veya yalanlar. Sonra da bozar. Akıl mertebesi kâfi gelseydi peygamberlerin gelmesine lüzum kalır mıydı?
-Haşr ve Ahiret azabı peygamberlerin gönderilmesiyle takyid olunmuştur. Bu hususta kat'î bir âyet mevcuttur..."
Şems-i Tebrizi Hazretleri: "İncinme, ben ikiyüzlülük etmemeye söz verdim. Bundan dolayı dostlarımla doğru konuşacağım; çünkü söylemek istediğim sözü söyleyemediğim için söz elden gitti. Başka söz de hatırıma gelmiyor. ne söylesen ve söylemek istesen, nihayet sonraya bırakıyorsun ki sözü tamamlayayım diye; halbuki derviş sözü naziktir. Şimdi elden gitti mi, söyleyeceğim söz artık o sözden başka oluyor..."
Auguste Comte'a göre:
- "Nesneler üstü metafizik kadar, nesnelerin kendisi fizik de bilinemez. İlim, bu iki bilinemez saha ortasında, sadece duyularımızla algıladığımız tecrübe ve gözlemlerin mevzuu olan vakıalarla uğraşabilir!"
Immanuel Kant'a göre, ancak görünen bilinir ve öz bilinemez:
"Bizler sırlarla dolu bir âlemde bir rüyânın rüyâsını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey, sadece hâdiselerdir. O hâdiseler ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilişkisinden doğmuştur"