Karel Čapek'le, R.U.R kitabıyla tanışmıştım. Anlatımını, dünyasını ve işlediği konuyu çok beğenmiştim. Nihayet 'Semenderlerle Savaş'ı da okudum.
Dünyanın altın çağını yaşadığı bir zamanda, Kaptan von Toch'la beraber, Semenderlerle inci avcılığı yapıyoruz. Kitabın en sevdiğim kısmı Kaptan von Toch'un olduğu sahnelerdi, keşke tüm kitap boyunca yanımızda o olsaydı. Toch'un semenderleri ucuz işçi sınıfı olarak dünyada büyük yankılar uyandırmıştır. Şeytan Körfezinde bulduğu bu semenderler artık onun kontrolünden çıkıp küresel bir sorun olma yoluna gitmektedir. Semenderlerin gelişiyle beraber kapitalizmi, işçi sınıfını, köleliği ve yozlaşmayı daha net bir çizgide görüyoruz.
Kitap üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm Kaptan Von Toch'un maceraları üzerinden gitse de, ikinci ve üçüncü bölümler dünyadan haberler şeklinde ilerlemektedir; Semenderler üzerine yapılan bilimsel makaleler, söyleşiler, olaylar, röportajlar gibi.
Kitaptaki bazı göndermeleri çok hoş buldum. Özellikle sahil sahnesindeki Venüs'ün Doğuşu hikayesi gibi. Sözün özü felsefe, politika, hiciv ve kara mizah anlayışı içeren bu eseri keyifle okudum.
