Nasıl daha önce okumadığıma hayıflandığım bir kitap. “Yüzyıllık Yalnızlık” kokusu aldım okurken. Daha bizden, daha geleneksel, daha hurafeli bir hali. Kocaman bir ailenin köyden kente göçmesi söz konusu ama özü o değil. Asiye’nin kadınana büyüleri, Zekiye’nin gelin gelin duruşları, Mahmut’un her işe girip girip çıkması, Huvat’ın öğrendiği her şeye saplantılı bir şekilde bağlanması… Hele Dirmit, Dirmitciğimin küçücük yaşıyla hayatı anlamaya çalışması ve her şeyi sorgulaması. Koca ailenin içinde yalnızlığından otlarla, kuşlarla, tulumbalarla konuşması… Şiirlerini bile yırttılar Dirmit, şiirlerlerini bile yırttılar!