Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sıçrayış

Pema Chödrön

Sıçrayış Gönderileri

Sıçrayış kitaplarını, Sıçrayış sözleri ve alıntılarını, Sıçrayış yazarlarını, Sıçrayış yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Shenpa: Bağlanma, kapılmak
Bir şeye kapılmanın ve saplanıp kalmanın yarattığı his. Günlük deneyimlerimizde şöyle ortaya çıkar: Birisi size sert sözler söyler ve içinizde bir şeyler gerilir, bir anda buna kapılırsınız. İçinizdeki gerilim hızla o kişiyi suçlamaya veya kendinizi kötülemeye dönüşür. Konuşmanın veya eyleme geçmenin ya da takıntı yapmanın yarattığı zincirleme tepki hızla gerçekleşir. Belki de güçlü bağımlılıklarınız varsa, (sigara, alkol, yemek ..) o huzursuzluk verici duyguları örtbas etmek için doğrudan bağımlılığınıza başvurursunuz. Son derece kişisel bir şeydir bu. Size söylenen şey sizi etkiler, sizi tetikler. Bu durum başka birisini hiç rahatsız etmeyebilir, bu shenpanın bulunduğu yaranızdır.
Öyle görünüyor ki hepimiz şimdiki andan uzaklaşma eğilimine sahibiz. Bu alışkanlık adeta DNA'mıza işlemiştir. En temel seviyede sürekli olarak düşünürüz ve bu bizi uzaklaştırır. Çocukluğumuzdan beri, kaçış alışkanlıklarımızı güçlendirir, düşüncelerde boğulmayı gerçekliğe tercih ederiz. Ne yazık ki çekip gitmek, düşüncelerimiz, endişelerimiz ve planlarımızda kaybolmak bizi daha çok rahatlatır bize sahte bir emniyet hissi verir ve bundan keyif alırız.
Sayfa 28
Reklam
Şimdiki anda kalma pratiği yapmanın yollarından biri duraklamak, dikkat kesilmek ve üç derin nefes almaktır. Bir başka yolsa, sadece bir süre öylece oturmak ve dinlemektir. Sadece odadaki sesleri dinleyin. Bir dakika boyunca, size en yakından gelen sesleri dinleyin. Bir dakika boyunca da uzaktan gelen sesleri dinleyin. Sadece dikkatinizi vererek dinleyin. Duyduğunuz sesler iyi ya da kötü değildir. Sadece sestir. Belki de bu dinleme deneyiminde, dikkat verme yetinizin olduğunu keşfedersiniz. Farkındalıkla şimdiki anda bulunabilme yetinizin olduğunu anlarsınız. Bunu anladığınızda - meditasyonun amacı nefes alıp vermek, bir ses, bir his ya da bir duygu olabilir - zihninizin uzaklara gittiğini fark ettiğinizde, yavaşça geri dönersiniz. Geri dönersiniz çünkü şimdiki an çok değerli ve geçicidir.
Sayfa 25
Huzursuz olduğum, çaresiz hissettiğim bir gece gözüme uyku girmeyince, meditasyon salonuna gittim ve bütün gece orada kaldım. Hemen hemen hiçbir düşünce olmaksızın, saf bir acı hissederek oturdum. Sonra, bir şey oldu: Bir anda, tüm kişiliğimin, tüm ego yapımın o temelsiz yere gitmek istemememe dayalı olduğunu anladım. Yaptığım her şey, gülümsemem, insanlarla konuşma biçimim, herkesi memnun etmeye çalışmam - tüm bunları bu histen kurtulmak için yapıyordum. Dış görünüşümüzün, hepimizin sergilediği o müzikli dansın, hayatımızı ele geçiren temelsizlikten kaçınmakla ilgili olduğunu anladım. Anda kalmayı öğrenerek, duygularımızdan kaçmayız, bu yere aşina oluruz ve yavaş yavaş burası bizim için tehditkar olmaktan çıkar. Artık sürekli olarak güvensizlikten uzaklaşmaya çalışmayız. Bu bize bir çöküş yaşatmaz. Hatta büyük bir rahatlama ve özgürlük hissi deneyimleriz.
Her zaman sabit bir referans noktası ararız ama böyle bir şey yoktur. Her şey geçicidir. Her şey her zaman değişim halindedir. Akıcı, belirlenmemiş ve açıktır. Hiçbir şey tam anlamıyla olmasını istediğimiz gibi değildir. Bunun kötü bir şey olduğunu söyleyemeyiz ama hepimiz adeta bunu reddetmeye programlanmışızdır. Belirsizliğe karşı kesinlikle toleransımız yoktur. Öyle görünüyor ki güvensizlik, egonun gerçekliğin değişen tabiatına gösterdiği bir tepkidir. İçinde bulunduğumuz temel durum bize son derece huzursuz edici gelir.
Asla şimdiki anda olmama deneyimi
Rahatsız hissettiğimizin farkında olmasak da, kendimizi başka şeylerle oyalamaya dair kemikleşmiş bir eğilimimiz var. Arka planda tedirginlik, can sıkıntısı ve yerinde duramamanın uğultusu... Bu huzursuzluğu hissetmemizin nedeni, her zaman ayaklarımızı yere sağlam basmaya çalışmamız ve bunun asla tam olarak işe yaramamasıdır.
Reklam
Memnuniyetsizliğimizin kökeninde sadece kendimizle ilgilenme ve şimdiki anda olma korkusu yatar. Açık ve alıcı olma halinden kolaylıkla içimize kapanmaya geçebiliriz. Tekrar tekrar bize rahatsızlık veren durumlardan kaçar ve sorunun kökenine asla inemeyiz. Rahatlama umuduyla, başını kuma gömen bir devekuşu gibi hareket ederiz. Bizim için tatsız olan her şeyden kaçma ve şimdiki andan uzaklaşma döngüsü, bencillik, kendine yapışma veya ego olarak karşımıza çıkar. Ego için kullanılan metaforlardan biri de kozadır. Korktuğumuz için kozamızda kalırız. Hayatın, içimizde tetikleyeceği duygulardan ve tepkilerden korkarız. Başımıza neler geleceğinden korkarız. Buda'nın gözlemine göre, kendine yapışma, güvenli alanlar bulma çabası korkunç acılara yol açar. Bu tavır bizi güçten düşürür, dünya gözümüze daha korkunç görünür ve düşüncelerimizle duygularımız daha tehditkar bir hal alır.
Sayfa 23
Özellikle duygusal zamanlarda korkuya dayalı eski alışkanlıklarımızı sadece aralar vererek yıkabiliriz. Bunu yaptığımızda, bir parça boşluğun zihnimizin doğal açık olma hali ile temasa geçmesini ve doğal zekamızın ortaya çıkmasını sağlarız. Doğal zeka, içgüdüsel bir şekilde bizi neyin yatıştıracağını ve neyin daha çok sarsacağını bilir; bu da hayat kurtaran bir bilgi olabilir. Ara verdiğimizde, kendimize aynı zamanda doğal içtenliğimizle bağ kurma şansı da tanırız. Kalple ilgili özellikler uyandığında, başka hiçbir şeyin yapamayacağı şekilde olumsuzluğumuzu keserler.
Belirli bir kişiyi görme veya belirli bir haberi duyma anında gösterdiğimiz duygusal tepki, bir öfke krizine girmek veya umutsuzluğa kapılmak ya da bunun gibi güçlü bir his ile sonuçlanıyorsa, bunun nedeni bu alışkanlığı çok uzun süredir geliştiriyor olmamızdır. Hayatlarımızı bir deney olarak ele alabiliriz. Bir sonraki anda, bir sonraki saatte, durmayı, yavaşlamayı, birkaç saniyeliğine sakin kalmayı seçmek bizim elimizde. Alışıldık zincirleme tepkiye müdahale edebilir ve her zamanki gibi öfkelenmemeyi deneyebiliriz. Başka birisini ve kendimizi suçlamamız gerekmez. Bu süreçte birkaç saniyeliğine duraklamak, üç sefer derin nefes almak çok faydalıdır. Alışkanlıkla hareket etmeyi emniyette olmakla, ayaklarımızın yere basmasıyla ve rahatlıkla ilişkilendiririz. Bize, tutunacak bir şeye sahip olduğumuz hissini verir. Sürekli hareket etmeye, hızlanmaya, kendi kendimizle konuşmaya, ve boşluğu doldurmaya alışmışızdır. Oysa alışkanlıklar, giysilere benzer. İstediğimiz zaman onları giyebilir ya da çıkarabiliriz.
Sayfa 14
144 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.