Silsile-i Sâdât’ın on ikinci halkası olan Hâce Ali Râmîtinî kuddise sirruh Hazretleri, Buhârâ yakınlarındaki Râmîten’de doğdu. Lakabı, Azîzân’dır. Dînî ilimleri tahsilden sonra Mahmûd İncîrfağnevî Hazretlerine intisâb etti. Üstazı İncîrfağnevî Hazretleri, vefatları yaklaşınca irşâd vazifesini Ali Râmîtinî’ye (k.s.) emanet ettiler, diğer
Silsile-i Sâdât’ın dördüncü halkası olan Cafer-i Sâdık (k.s.) Hazretleri, 8 Ramazan 80 (M. 699)’da Medîne-i Münevvere’de dünyaya geldi. Ehl-i Beyt’in büyüklerindendir.
Cafer-i Sâdık (k.s.), Tâbiîn’den olup Ashâb-ı Kirâm’dan Enes bin Mâlik ve Sehl bin Sa‘d’ı (r. anhümâ) görmüştür.
İmâm-ı Âzam Hazretleri, Cafer-i Sâdık Hazretlerine intisâb etmiş
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri bir yolculukta bir kervansaraya uğradılar. Talebelerine "Bugün buraya bir bela geleceğini ve herkese sirâyet edeceğini görüyorum. Arkadaşlarımız birbirlerine söylesinler. Herkes şu duâları tekrar tekrar okusun.
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِى الْأَرْضِ وَلَا فِى السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ كُلِّهَا مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ
Çünkü bu duâları kim okursa Allâhü Teâlâ'nın inâyeti ile kendisi ve malı korunur." buyurdular.
Bu sözlerden bir müddet sonra kervansarayda yangın çıktı. İnsanlar bütün gayretlerine rağmen söndüremediler. Birçoğunun malı yanarak telef oldu. Müridlerinden Mevlânâ Abdülmümin Lahorî'nin de malları yandı, kendisi de canını güçlükle kurtarabildi. İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin huzurlarına geldi.
"Hiç kimse size okunması icap eden duâları söylemedi mi?" buyurdular. "Hayır efendim." dedi.
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, haber vermedikleri için talebelerine sitem etti ve
"Her ne zaman bu duâ okunursa okuyanın kendisi ve malı kurtulur." buyurdular."
Silsile-i Sâdât’ın ikinci halkası olan Selmân-ı Fârisî (r.a.), Ashâb-ı Kirâm’ın büyüklerinden ve meşhurlarındandır. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sohbetleri şerefiyle en yüksek manevî derecelere kavuşmuştur. Ashâb-ı Kirâm arasında en hayırlı, en zâhid, en faziletli ve Peygamber Efendimize en yakın olanlardandı.
Aslen İranlı olup İsfahân
Arkadaşlık yapılmaya en lâyık olan, kör (insanların ayıplarını, kusurlarını görmeyen) ve dilsiz (insanların gıybetini, dedikodusunu yapmayan) kimsedir.
Mümin kardeşinden sana kötülük gelirse, hakkında fenâ bir söz söylerse sakın üzülme. Şayet onun dediği doğru ise, yaptığının cezası dünyada iken verilmiş, âhirete kalmamış olur.
Eğer dediği gibi değilse, çalışmadan elde ettiğin bir sevab olur.
Akıllı, iki hayırlı şeyden daha hayırlısını bilen ve onu tercih eden;
iki şerli şeyden daha şerlisini bilen ve mümkün ise her ikisinden de uzak duran, birini yapmak mecburiyetinde ise daha az şerli olanı tercih edendir.