Otobiyografinin şahikası. Kitap, içinde kendinizden yer bulabildiğiniz sıradan bir hayatın anlatısı aslında. Seride yazılanların bazen aynısını, bazen daha sadesini bazen daha grotesk olanını yaşadığınızı görüyorsunuz. Aynalar evi gibi Kavgam, nereye bakarsanız bakın okuyucu bir şekilde kendini görmeyi başarabiliyor. Knausgaard’ın sıradan hayatını anlattığı 3.600 sayfalık Kavgam serisi nazarımda 21. yy’ın şu ana kadar ki yazılmış en önemli eserlerinden biri.
Yürek mantıklı bakmaz. Beyin yapar bunu. Ve hayatta bir şey öğrendiysem o da yüreğin her şey olduğu, beynin hiçbir şey olmadığıdır.
İşte bu yüzden hayattaki her şey hep bu kadar can yakar.
"Hiçbir şey, kendimizi başkalarından ayrı görmek kadar bizi deliliğe götürmez; hiçbir şey, birçok kişinin arasında sıradan bir yaşam sürmek kadar aklı korumaz."
Karl Ove Knausgaard'ın Kavgam serisinin son kitabını yaz aylarında elime aldığımda bir şekilde ilerleyememiş, sonra okumak üzere bırakmıştım.
Çok doğru bir karar vermişim.Son cilt olan " Son"un uzunca bir bölümü gerçekten çok daha berrak bir zihin gerektiriyor.Karl Ove Knausgaard tüm felsefi, edebi, entelektüel birikimini ortaya koyuyor bu bölümde.
Kitabın alıştığımız " kendi hayatını anlatmak" kısmında ise, yazdığı kitaplara; ailesi, arkadaşları, yani kitapta karakter olarak yer alan kişiler tarafından getirilen eleştiriler, tepkiler, kızgınlıklar anlatılıyor.
Kitabın uzunca bir bölümü, kendi kitabıyla, aynı ada sahip olan Hitler'in Kavgam'ına ayrılmış.
Kavgam uzunca yıllar ırkçı nefreti körüklediği gerekçesiyle pek çok ülkede yasaklanmış.
Karl Ove Knausgaard, Kavgam'ı okumanın, Yahudi toplumuna karşı bir ihanet sayılabileceğini düşünse de okuyor."Son" kitabına eklediği " Kavgam" alıntıları ve yaptığı analizlerle de Hitler'in kitabını da neredeyse okumuş kadar oluyorsunuz.
Dahası Hitler'in Kavgamı'nı da okuma isteği hissediyorsunuz Bende öyle oldu en azından.
Bir de 6 kitap boyunca, kendi yaşadıklarını anlatan Knausgaard'ın bunları anlatmaya hakkı var mıydı, diğer aile bireylerinin özel yaşamına saygısızlık etmiş olmuyor mu diye düşünmeye başlıyorsunuz?
Tüm seriyi ilgi ile okudum.Dürüstlüğünden, etkilendim.Ancak son kitaptaki, eşinin hastalığı ile ilgili bölüm beni rahatsız etti.
Karl Ove Knausgaard'ın 6 ciltlik Kavgam serisinin "SON" cildini okudum. Ba-yıl-dım... Bu seriye yakışır bir son kitap olmuş.. Genel olarak Kavgam serisinin basım süreci ve o süreçte romanlarda yer alan gerçek kişilerle iletişim ve mücadeleyi anlatmış Karl Ove. Hiçbirşey göründüğü kadar kolay değil. Öyle güzel anlatmış ki yaşadığı çelişkileri, çaresizliği, zaman zaman pişmanlığı, hepsini içimde hissettim. Bu kitapta bunun dışında başta Hitler'in hayatı olmak üzere (yaklaşık 300-400 sayfa) Nazizim, varoluşçuluk, Nietzsche, Proust, Goethe, James Joyce, mitoloji gibi bir çok farklı konuda görüşlerini uzun uzun anlatmış. Ama kitaptan hiç kopmadan, bıkmadan hatta hayranlıkla okudum. 1000'e yakın sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın, Kavgam serisine başladıysanız bunu da beğenirsiniz; şayet başlamadıysanız mutlaka okuyun derim. Karl Ove için "Proust 20. yy edebiyatı için neyse Karl Ove da 21. yy için odur" denmekte, bence de hakediyor bunu. Umarım kitabın son sayfasında yazdığı gibi artık bir yazar olmayı bırakmaz..
Aynı nehirde iki kere yıkanamazsınız, der Heraklitos, doksan birinci ünlü ve klişeleşmiş fragmanında. Fakat aynı konuda bir başka fragmanı daha vardır, kırk dokuzuncu fragman başka bir şekilde ifade edildiği için başka bir şeyi dile getirir.
Aynı nehre gireriz ve girmeyiz; biz biziz ve biz değiliz.
Adı üzerinde SON...Bu kitapla Kavgam serisi bitti. Ama hiç öyle beklediğim gibi bir kitap olmadı, beklediğimin de üzerindeydi.
Okurken not aldığım bazı başlıklar :
▪️varoluşçuluk
▪️kapitalizm
▪️özdeşlik
▪️jante yasası
▪️toplumsal varoluşçuluk
Ben bir ağaca baktığımda, var oluş ile yok oluşu arasında kalan zamanda büyüyen bir canlının gelişigüzel ve kör yanlarını görüyordum. Bir ağda çırpınan parlak balıkları gördüğümde de aynısını, var oluşu ile yok oluşu arasında büyüyen kör ve gelişigüzel canlıları görüyordum. Nazi toplama kampları fotoğraflarında insanı da böyle görüyordum. Kollar, bacaklar, kafalar, karınlar, saçlar ve cinsel organlar. Bunun benim bakışımla ilgisi yoktu, tıpkı benim gördüğüm gibi görülüyordu bu insanlar o zaman, işte bu yüzden birçok insan bu katliamların tanığı, hatta parmağını bile kımıldatmadan suç ortağı olabilmişti.
Açıkçası Karl Ove Knausgaard'ı-orijinal yazımıyla Karl Ove Knausgård-2009 yılındaki Kavgam kitabından bu yana takip ediyorum. Modern bir baş yapıt olduğu artık dünya edebiyat çevrelerinde kabul edilen bu serinin ilk kitabı Kavgam, herhalde Adolf Hitler'in Kavgam'ı ile karıştırılmış olunsa gerek bu sitede 7 küsur puan almış. Bu zamana kadar
Karl Ove Knausgaard’ın 6 kitaptan oluşan otobiyografik roman serisi Kavgam’ın son kitabı Son. Kitap serinin diğer kitaplarından biraz daha farklı. Yazarın yaşamından kesitler yer almakla birlikte bazı bölümleri inceleme- araştırma ağırlıklı olmuş.
Kitap Kavgam serisinin basılmasının birkaç ay öncesinde başlıyor. Kitabının basılmasından hemen
Bunları yazabilmek için özgür olmak şarttı ve özgürlük için düşüncesizlik gerekiyordu. Bu çözümsüz bir denklem. Gerçek eşittir özgürlük eşittir düşüncesizlik, bireysellik hanesinde; düşünceli olmak ve gizlemek sosyallik hanesinde duruyor.