Lise öğrencisi olan Şebnem yaz tatilinin gelmesi ile birlikte zorunlu olarak ailecek gitmek zorunda oldukları memleketlerine gitmeyi hiç istememektedir. Kendilerini her yıl böyle bir yaz tatiline zorlayan babasını diktatör olarak görmekte, sosyal hayattan uzak, eski bir konakta sürgün hayatı olarak gördüğü bir tatili istemektedir. Bu konuda çocuklara fikir sorulmaması, seçme halklarının olmaması ise acı bir aile gerçeği ve kültürü. Şebnem ve ailesinin memleketleri olan Şanlıurfa, Hilvan ilçesindeki aile yadigarı konağa her yaz olduğu gibi gelmeleri ve yaşamaya başlamaları ile birlikte Şebnem için de kâbus dolu günler yeniden başlar. Gece uykularında gördüğü kabusları ve gündüz geçirdiği baygınlık ve bu yaşadıklarını kimse ile paylaşamıyor, anlaşılamıyor olmanın gerginliği içerisinde günleri geçerken komşu kızları Nilgün 'ün de benzer kabusları gördüğünü öğreniyor. Aileleri ile paylaşıyorlar ve psikolog desteği ile terapi alıyorlar. Çocukluklarında birlikte yaşadıkları bir olumsuz yaşantının oluşturduğu travmanın iki genç kızda da benzer tepkimelere sebep olması oldukça ilginçti.
Törel değerler içerisinde ile içi iletişim ve bireye saygının zaman zaman göz ardı edildiğini gösteren, sevgi bağı ve aile içi iletişimle pek çok sorunun çözülebileceğini anlatan kısa bir gençlik romanı... Keyifli okumalar dilerim.