Enver - Talat - Cemal Paşa

Sürgünde Üç Ölüm

Emir Şekip Arslan

Öne Çıkan Sürgünde Üç Ölüm Gönderileri

Öne Çıkan Sürgünde Üç Ölüm kitaplarını, öne çıkan Sürgünde Üç Ölüm sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Sürgünde Üç Ölüm yazarlarını, öne çıkan Sürgünde Üç Ölüm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Enver, Allah'ın yarattığı kullar arasında sır saklamaya en muktedir kimselerden biri idi. O, kızdığı vakit parlayanlardan ve bu halde bile konuşurken hesapsız, ölçüsüz söz söyleyenlerden değildi. Hele, kızdığında insanların ayıbını ortaya atan, lanet okuyan ve kaba saba konuşan biri hiç değildi. Hayatı boyunca kendisiyle yakın temasta bulunanlar arasında bir gün hiddetlendiğini gören veya ağzından, küfür ve sövgü değil, çirkin ve kaba bir söz çıktığını bile işiten yoktur. Herhangi bir konuda dertleşmeye kalktığında, kendisini inciten şey ne ise, onu ağzına almayarak, kastetmek istediği manaya, başka sözcükler kullanmak suretiyle işaret eder ve insanlara diliyle musallat olmaktan kaçınırdı. Başka bir deyişle diline sultanlık vermezdi.
Kendisini tanıyan herkes; onun şahsında, hiç kimseye baş eğmeyen bir şecaat ve kahramanlıkla, utangaçlık, incelik, merhamet ve tevazu gibi faziletlerin tam anlamıyla bir arada bulunmasına şaşarlardı. İnsanlık, Enver'in şahsiyetinde, bir güvercinin sakin ve sevimli haliyle hırçın bir aslanda görülen heybeti bir arada barındıran bir örnek sergiliyordu.
Reklam
Enver Paşa, yapılacak tek makul işin, Rusya'ya geçip Ruslarla anlaştıktan sonra Türkistan'ı ayaklandırmak ve Kafkaslarda kurulacak bir örgüt vasıtasıyla düşmana karşı savaşmayı sürdürüp bu halde bir hayır ve zafer gözlemek; nasip değilse, aynı yolda ölmekten ibaret olduğunu söyledi.
Almanya'ya gitmek üzere Kırım'dan hareketle hayli yol aldıktan sonra bir istasyona vardılar. Geceyi orada geçirmeleri gerekti. Yolcular, o gecenin sabahında Enver Paşa'nın, kendilerinden ayrılarak tek başına katar ile doğuya doğru yol aldığını öğrendiler. ... Daha sonraki tarihlerde. Azmi Bey bana, "Eğer Enver iç yüzünü bana olduğu gibi açsaydı, onu yalnız bırakmam, kendisine eşlik ederdim. Ancak, gecelediğimiz o istasyonda sabahleyin aradığımızda kendisini bulamadık ve o zaman gitmiş olduğunu anladık." demişti.
Cenâb-ı Hakk'ın ona, son nefesini, millet yolunda can vermek suretiyle şahadet mertebesinde tüketmeyi nasip buyurmuş olması, hayatında, insanlık gereği dile gelir bir kötülük yapmışsa bile ilahi bağışlanmaya ermiş olduğunu göstermektedir. Özellikle, milletinin selameti için cihat meydanlarında can vermeyi, Afgan Emiri'nin kendisini en geniş yetki ve en yüksek rütbe ile çağırdığı büyük devlet makamına tercih etmiş olmasındaki büyüklük düşünülmelidir.
Bolşeviklere karşı "Anadolu Türklerinin, haber aldığımız şekilde geri çekilişlerinin devamı veya Ankara'nın düşmesi karşısında benim seyirci kalmam imkânsızdır. Toplayabildiğim kadar gönüllü toplayıp bunları Kafkasya taraflarından Anadolu'ya geçirip Yunanlılarla çarpışmak zorundayım" demişti. Bolşevikler izin verince Enver bir uçakla Batum'a indi. Orada, Anadolu'dan gelen haberleri süzerek Yunan taarruzunun sonucunu gözlerken, Sakarya Savaşı'nda Türk ordusunun muzaffer olup, Yunan'ın gerisin geri çevrildiği müjdesini alınca, Anadolu'ya gitmeye lüzum kalmadığmı anlayarak yüzünü Türkistan'a çevirip oraya gitti. Bolşevikler Enver Paşa'nın sözlerine aldanmışlardı.
Reklam
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.