Bir Anadolu kasabası düşünün. Çeltik ağalarının sırf kendi çıkarları için hakkı, hukuku, insan sağlığını hiçe saydığı, kendi ceplerine birkaç kuruş daha fazla para girsin diye önlerine çıkan tüm engelleri kendi kaba saba yöntemlerine göre çözmeye çalıştıkları Çukurova'da bir kasaba düşünün. Bir kasaba düşünün 35 yılda 43 kaymakamı görevden uzaklaştırmayı başaran ve bununla gurur duyan bir kasaba.
Bu kitabı okurken kimi zaman evleri çeltik ekilecek diye su içinde kalan masum köylünün yerine koydum kendimi, kimi zaman sıtmadan ölen çocukların yerine koydum. Ama en çok da bu çeltik ağalarına baş eğmemeye çalışan, genç kaymakamın yerine koydum kendimi.
Kasabadan ayrılırken ardında teneke sesleri ile uğurlanan genç kaymakam ile adaletsizliği, güçlünün güçsüzü nasıl ezmeye çalıştığını, hakkın, hukukun sadece kağıt üzerinde yazdığını en çarpıcı şekliyle gördüm.
Yaşar Kemal okumaya bu kitapla başladım. Yazarın dilini çok beğendim. Halkın konuşma dilini yazı diline bu kadar başarılı aktarmasına hayran oldum. Bence herkes Yaşar Kemal okumalı, okutmalı.
Kitaba dair olumsuz yönde yapabileceğim tek bir yorumum var. Kitabın ilk kısmı 80 sayfalık bir hikaye şeklinde yazılmış daha sonrasında aynı kurgu tiyatro şeklinde yazılmış. Arada ufak tefek farklılıklar olsa da aynı kurgunun iki farklı versiyonda yazılmış olması kitabı okurken biraz sıkılmama neden oldu ama bu kitabı okumayın anlamına gelmez zira siz bunu daha eğlenceli bulabilir ve daha çok beğenebilirsiniz.