Kişisel bir şey yok ortada. Adamı neredeyse tanımıyorsunuz bile. Ondan sonra farz edin ki aradan on yıldan fazla zaman geçtikten sonra, bu adam size gelip 'Senin ölümünü seyretmeye geldim,' diyor. Ellerini çevirdi gene, avuçlar aşağı. "Siz olsaydınız ne düşünürdünüz?"
"Sırf ona ayıp olmasın diye ölümümü aceleye getirmezdim herhalde," dedim.