Kazak Türkleri ile Cungarlar (Türk yazılarında Kalmak; buna mukabil Avrupa edebiyatında Kalmuklar olarak geçer) arasında, 1643 yılından beri devam eden savaş, birincileri için dayanılmaz bir işkence halini aldı, çünkü Kazaklar hayatlarını, topraklarını ve davarlarını koruyabilmek için, 1729'dan beri savaşmak zorunda kalmışlardı. Herhalde, 86 yıl süren, birçok insanın hayatına mal olan, sıkıntıya, ıstıraba ve büyük sayıda davarın ölümüne yol açan bu ölüm - kalım savaşı, Kazakları bir çare aramaya zorladı. Buna rağmen Küçük Cüz, Türkistan'daki Hive, Kokand ve Buhara gibi bağımsız devletlerle anlaşamıyordu.
Rusya, 1580'den itibaren Kazak Türklerinin dip komşusu olmuştu. Ural (Yayık) Irmağı, Küçük Cüz ile Rusya arasında sınır teşkil ediyordu. Kazakların Cungar korkusu, Rusya ile yakınlaşmaya yol açti. Ebu'l-Hayr Han, 1731'de Rus himayesini kabul etti. Bu himayenin, bidayette zahiri (formel) bir özelliği vardı, çünkü, Ebü'l-Hayr, icraatında serbest kalmıştı. 1782'ye kadar Rusya, Küçük Cüz meselesini Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla ele alıyordu. Yani Küçük Cüz, yabancı bir devlet muamelesine tâbi idi. Ancak, 22 haziran 1854'te Rusya, tek taraflı olarak, Aral Gölü ile Balhaş Gölü kuzeyindeki bölgeleri, Rus imparatorluğunun eyaletleri olarak ilan etti. Küçük Cüz, 1731'den 1820'ye kadar, Rusya'ya tâbi bir devlet olarak, varlığını sürdürebildi. Bunu, sonunda bir ilhak siyasetinden başka bir şey olmayan, Rusya' nın diğer tedbirleri takip etti...