Müthiş bir kitap, mutlaka da okunmalı. Kitabın incelemesine gelirsek; Emeğin değeri ile, önceleri eğer kısır bir döngü içine giriyorduysak, şimdi de tam anlamıyla içinden çıkılmaz bir çelişki içine düşmüş bulunuyoruz. Emeğin değerini ararken biz bize gerekli olandan fazlasını bulduk. İşçi için, on iki saatlik emeğin değeri üç lira, kapitalist için ise, altı liradır ki bunun üçünü ücret olarak işçiye öder, üçünü de kendisi için cebe atar. Öyleyse emeğin bir değil iki değeri, üstelik de birbirinden çok farklı iki değerini görürüz! Para olarak ifade edilen değerleri emek-zamanına indirgediğimiz anda, çelişki daha da saçma bir durum alıyor. On iki saatlik çalışma sırasında, altı liralık yeni bir değer yaratılmıştır. Böylece, altı saatte üç lira — işçinin on iki saatlik emek karşılığı aldığı toplam. On iki saatlik emek karşılığında, işçi, buna eş bir değer olarak, altı saatlik emek ürünü elde etmektedir. Şu halde, ya emeğin biri ötekinin iki katı olan iki değeri vardır, ya da on iki altıya eşittir! Her durumda da tam bir saçmalığa varılmaktadır. Son söz okurun...