Felix, içine kapanık, otoriter bir ailede büyümüş, sevgi görememiş bir gençtir. Bir gün katıldığı bir baloda genç bir kadını görür ve ondan hoşlanır. Bunun devamı gelir ve tanışırlar. Ancak ne yazık ki bu genç kadın Henriette evli bir kadındır.
Kocası ise ilgisiz, bencil ve içine kapanıktır. Henriette mutsuz bir evliliği olsa da, evliliğine ve kocasına bağlıdır. Felix, bu genç kadının güzelliğini vadide yer alan zambak ile özdeşleştirir. Henriette'in evliliğine karşı olan durumunu bildiği için arkadaşlıkla yetinmeye çalışır.
Henriette ise Felix'i bir çocuğu gibi sever. Ona tüm sırlarını da açar. Felix, bir gün görev almak için Paris'e gitmeye karar verir. Bu ayrılık ise her ikisi için de oldukça zor olur. Henriette, yolda okuması için ona bir mektup verir. Bu mektupta ona duyduğu aşkı bir anne sevgisi gibi nitelendiriyor.
İki yıl süren bir ayrılıktan sonra bir araya gelirler. Henriette'in kocası derin ve ağır bir hastalığa yakalanır. Bu durum ise ikilinin ilişkisinin daha da derinleşmesini sağlar. Felix, bir süre sonra yeniden Paris'e dönmek zorunda kalır ve burada Lady Dudley adında bir kadınla tanışır. Ona aşık olduğunu düşünür. Bunu öğrenen Henriette ise hastalanır.
Çünkü Felix'in aşkına karşılık veremese de onu kızı için uygun bulmuştur. Henriette'nin hastalığını öğrenene Felix hemen gelir. Ancak geç kalmıştır. Henriette son nefesinde onu affettiğini ve kızıyla evlenmesini istediğini söyler. Fakat kızı annesini öldüren bir adamla evlenmek istemez.