Hz Muhammed (s.a.v)'in bizlere ulaşan Kur'an ve sünnetin insan yaşamının vazgeçilmez kuralları oluşları bu iki ilahi hayat kaynağının insanlarca bilinmesini gerekli kılmaktadır. Bu iki ilahi kaynağını gösterdiği yolun dışında yaşayan insan grupları, zulüm kümeleri kısaca insan haysiyetini aşağılayı seviyede bir hayat sürdürürken yavaş yavaş Kur'an ve sünnet Kaya ile karşılaşmaya başladılar yaratılışındaki tabiatı aykırı yaşayan insanlık özelliğini yabancılaşan insanoğlu yaşamanın tabiat kanunlarına yani Kur'an ve sünnete karşı önce tepki gösterdi. Çünkü yanlışa alışmışlık insanın doğruya yabancılaştırmıştı. Fakat önce duydu, duyduğunu anladı, anladığını düşündü düşündüklerini yanlışlıklarıyla mukayese etti, buna devam etti ve neticede Kur'an'ın dediği doğru Hz Muhammed (s.a.v)'in sözleri, hadisleri doğru, benim alışkanlıklarım doğru değil yaşayışım benliğimle uyuşmuyor dedi, kendine geldi. Kusurlu mazesini bıraktı, ilahinin tek, Hz. Muhammed'in de o ilahın elçisi olduğunu benimseyip ilan etti, böylece İslam'ı din olarak seçti.