Maj Britt ve von Borring’in isimlerini yazalım. Doppler’in ormandan çıkıp İsveç’e kadar yürüdüğünde karşısına çıkan iki karakter. Çocukla geyik sahneden çabuk indi. Erlend Loe, yani kitabı yazan kişi, kitabı okuyan okuru ( yani ben ve okuyan diğer kimseler ) Doppler’den sonra şaşırtmıyor diyemem. Erlend sözü Doppler’den almış, hakim bakış açısına geçmiş ama o kadarla da kalmamış, yazar olarak kendisini de dahil etmiş. Hikâyeye kattığı iki karakter; Maj Britt ve von Borring oldukça ikonik tipler. Ne oluyor, ne anlatıyorsun ya da uzattın amma dedirten mini mini kısımlar oldu ama seviyorum Loe’nun kalemini, mizah ve ironiyle absürtlüğü birleştiriyor ve dengesini de iyi tutturuyor.
Doppler dengeyi nasıl bulacak, bulabilecek mi sorusu hâlâ canlı, deneyimler insanı öyle ya da böyle bazı sonuçlara vardırıyor. Toplumsal düzenin dönüşümleri içinde kendi doğalını, rahat ettiğin yeri bulmak meselesi bireysel hikâyelerimizin kalemini elimize almayı gerektiriyor. Kontrolün ne kadarına ehil olduğumuzu kavrayabilmek de işin özü gibi geliyor bana. Bu da kendini bilmeden, sorular sormadan, yollara çıkmadan, vedalar, yaslar yaşamadan çok mümkün olmuyor sanki. Dayanıklılığa ve neşeye, hazza ve hakikate yaşamda kalarak değil de, yaşayarak varıyoruz. Eh bunun için de kaybolmalar ve kurcalamalar elzem değil mi?