Yolpalas Cinayeti eserinde, Halide Edip Adıvar dönemine göre usta işi bir eser meydana getirmiş. Üslubu, akıcılığı, realist ve keskin gerçekliği ile hayatın olağan akışı içindeki bir cinayeti romanına konu etmiş.
Kısaca değinmek gerekirsek esere, Akkız bir köyde annesi ve kazları ile beraber babasız bir yaşam sürmektedir. Annesinin amcası oğlu olan gelir ve biriktirdikleri iki büyük baş hayvan parasını alıp kaçar.
Sonrasında annesi bu duruma dayanamaz ve olur.Annesinin vefatının ardından önce Bursa, sonra İstanbul'da sırasıyla besleme ve dadı olarak çalışır. Ardından annesinin katili ile aynı evde denk gelirler. Kendisi dadı, maktul ise; şofördür. Ve maktul, hayatını birçok kızın ve kadının hayatını perişan ederek kazanmaktadır.
Hem kazını ayağını üzerine basarak, hem de annesini kahrıyla öldüren bu adamı Akkız, (ayrıca dadılığını yaptığı küçük çocuğa da maktulün zarar vereceğini söylemesi üzerine) kendi iffetine de göz dikmesi de bardağı taşıran son damla olması nedeniyle bıçaklayarak öldürür. Evin hanımının ise; yaralar.
Açıkçası; içine düştüğü koşullar altında ezilen Akkız'ın tek başına öcünü alması ve karşılığında finalde "Beni de öldürün." demesi adalet duygusunun bu şekilde tatminine ilişkin düşünüyorum. Ve her ne kadar romandaki sayın mahkeme heyeti Akkız'a akıl sağlığı yerinde olmaması nedeniyle bir Akıl Hastanesi'nde cezasına hüküm kurmuş ise de; vicdanen Akkız beraat etmiştir.
Her zaman dediğim üzere okuyup okumamak tamamen sizin kendi keyfiyetinize kalmış bir durum.
İyi okumalar.