Zihnin Arkeolojisi sözleri ve alıntılarını, Zihnin Arkeolojisi kitap alıntılarını, Zihnin Arkeolojisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kronik olarak kızgın olan kişiler sorunlu ve mutsuzdur. Tüm hayatları boyunca kızgın olmuş olabilirler ve bir anlaşmazlığı çözümlemenin iç huzurunu hiç bilmiyor olabilirler.
Sayfa 243 - Öfke'nin Atalardan Gelen KökleriKitabı okudu
Birincil süreç ÖFKE kapasitemizin kasıtlı olarak bir nefret nesnesine ihtiyacı yoktur; bu saf bir histir. Elbette (ikincil süreç duygu olan) kızgınlığımızın her zaman ÖFKE'nin sebebi olarak gördüğümüz bir nesnesi vardır. Düşünceye ayrılan bol miktardaki serebral alanımızla birlikte öç almak için çeşitli entrikalarla dolu olarak zihinlerimiz yüksek alanlarında nefretleri kuluçkaya yatırırız. Bazen düşmanlarımızı cezalandırmak için planlar yaparız. Ama daha sıklıkla bunu kalıcı bir tatmine ulaşmayarak ve sıklıkla zihinlerimizi zehirleyerek hayallerimizde yaparız.
Sayfa 218 - ÖFKE'NİN ATALARDAN GELEN KÖKLERİKitabı okudu
Herkes öfkelenebilir, bu kolay bir şeydir; fakat doğru kişiye, doğru oranda, doğru zamanda, doğru amaçla ve doğru şekilde kızmak herkesin elinde değildir, bu kolay bir şey de değildir.
-Aristoteles (MÖ 320)
Eğer küçük çocuklar yetersiz ilgi görürlerse -terk edilmek, ihmal veya taciz edilmek- sürekli bir güvensizlik hissi ve aynı ağ örgülerinden yükselen bir özlem yaşarlar ki bu belki de zamanla ARAYIŞ sisteminin tüm neşe dolu yaşam kaynaklarını tüketerek hayat boyu süren kişilik problemlerini yaratabilir. YAS'ın devamlı uyarılması da kronik duygu durum bozukluklarını meydana getirebilir.
Bütün olumsuz duyguların küçük ve yönetilebilir dozlar halinde yaşanmasına olanak tanınması depresyona yol açabilecek daha uzun süreli hayal kırıklıklarının altından kalkmaya yardımcı olacak kalıcı psikolojik sağlamlığı inşa eder ve böyle düşünmek akla uygundur.
Çocuklar doğalarında var olan fiziksel olarak oynama dürtülerini tatmin etmişlerse, sınıfta düzgünce oturmaya ve dikkatlerini toplamaya daha hazır hale gelir.
Araştırmacılar çalışma sırasında hayvanların kendi kendilerini stimüle ettikleri birçok beyin bölgesinin güzergâhının yakınlarında temel KORKU sistemine rastladılar. Bu KORKU yapıları yanlışlıkla stimüle edildiğinde hayvanlar elektrik akımı hafifse donup kalma artırıldığındaysa hızla kaçma davranışı gibi çeşitli korku dolu davranışlar sergilediler. Böylelikle KORKU sistemi resmi olarak kavramsallaştırılmadan çok önce (Panksepp, 1982) laboratuvar sıçanlarının doğuştan KORKU sistemleri olduğu göz önünde bulundurularak tahmin edilebilirdi.
Sayfa 259 - Korku'nun Atalardan Gelen KökleriKitabı okudu
Beynin OYUN ağ örgüleri, kişileri hayatları boyunca sahneleri olacak sosyal dokunun katmanlarıyla iç içe geçirir. Bu ağ örgüleri aynı zamanda onları, hayatın hiç şüphesiz aniden önlerine çıkaracağı çeşitli olaylarla başa çıkmaları için hazırlar.
Pek çok araştırma gözden geçirildiğinde, belirli bir terapötik yaklaşımdan ziyade hasta-terapist ilişkisinin duygusal niteliğinin psikoterapinin sonucunu belirleyen belki de en önemli değişken olduğu bulunmuştur (Lambert & Barley, 2001). Bu bulgu bize aslında psişik açıdan acı içinde olan hastalarla samimi olumlu sosyal hisleri paylaşabilecek duygusal olarak uyumlanabilen terapistlere ciddi ve önemli bir ihtiyacın duyulduğunu göstermektedir.
Hayatın başlarında bebeklerin yaptıklarına ve hissettiklerine birincil süreçler rehberlik ederler. Yetişkinlikte ise artık gelişmiş olan üst-beyin işlevlerinin tam bir denetim kurduğu görülür.
Düşünceler her zaman duygulanımlardan daha güçlü değildir. Bu yüzden de bilişsel yorumlar çoğu zaman ciddi psikopatalojilerde pek yararlı olmaz. Hatta terapistin "açıkça" gördüğü karmaşıklıklar hastaların kafasını karıştırabilir. Duygulanımlar baskın geldiğinde, konuşma terapisi başarısızlığa mahkûmdur çünkü psikoterapötik araçların en önemlisi olan yorumlama yöntemi çoğu zaman birincil tutkularımız karşısında son derece etkisizdir. Belki de bu yüzden bizzat Freud bile dürtüler üzerinde doğrudan bir kimyasal etki yaratmanın mümkün olabileceği günleri iple çekiyordu. Ama bu elbette farmakoterapinin psikoterapinin yerine geçmesi gerektiği anlamına gelmez.
Neokorteksin altındaki eski nöral bölgeler atalarımızdan getirdiğimiz zihnimizi, yani evrimsel olarak özelleşen ve pek çok başka hayvanla paylaştığımız afektif zihni oluşturur. Afektif zihin en güçlü duygularımızın bazılarının kaynağını oluşturduğu için bizim "arkeolojik hazinemiz"dir.
İnsanlar endişelerinden bahsettiklerinde, duygusal olarak uyarılırlar ve kişiler arası bir etkileşim içine girerler ve bu, yeni çalışma bellekleri için yakit sağlayarak bildirimsel ve epizodik belleklerin daha ileri yönlerini uyarır. Düşünceler ve duygular, fikir ve hislerin dalga dalga dökümüyle bir çığ gibi çoğalır ki bu da terapötik sohbeti tanimlar. Bu sohbet iyi kullanılırsa, ince nörobilimsel bir seviyede henüz pek anlamıyor olsak da kalıcı afektif bir değişimin, etkili bir ZihinBeyin plastisitesinin temeli olabilir.
Bütün çocuklarımızın, çocuklukları boyunca gerçekten oyun oynayabilecekleri şartları yaratmaya yardım etmek, toplumumuz için akıllı bir seçenektir. Modern toplumlarda giderek artan sayı da çocuğun tam anlamıyla fiziksel oyun oynayamamasının kültürel nitelikler üzerindeki bedellerini belki de günümüzde henüz ölçülemeyen şekillerde ödüyoruz.
Sayfa 524 - Beynin Oyun'cu ve Rüyamsı DevreleriKitabı okudu