Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
kitap_seyyahi_
kitap_seyyahi_
@kitap_seyyahi_
504 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
#balzac ’ın #insanlıkkomedyası başlığı altında topladığı ve Paris yaşamına dikkat çektiği romanlarından biri. İnsanlık Komedyasın da topladığı eserlerinde 2000’den fazla karakter olmasına rağmen bütün karakterleri önyargıdan uzak analitik yaklaşmış ve toplumsal sınıflarından yalıtmadan ele almış. #sarrasine 40 sayfa olmasına rağmen okunması zaman alan ve anlatımı yoğun bir eser. Farklı anlatım teknikleri kullanması Sarrasine’ i Fransız gerçekçiliğinin temel taşlarından biri haline getirmiştir.
Babası ünlü bir avukat olan Sarrasine heykele merakından, sanata ilgisinden ötürü babasının yolundan gitmez, ısrarlara rağmen sanattan vazgeçmez. Sanatın, yaşamak ve yaşatmak için anlam ifade ettiği düşüncesini ilke edinir. Artık bir heykeltıraş olan Sarrasine gittiği operada opera sanatçısı olan Zambinella ile tanışır ve onun hayalindeki kusursuz halinin heykelini yapmak ister. Peki sonu…?
Zweig’in Avrupa ve Tarih gibi konulara, Balzac, Tolstoy, Proust, Verlaine gibi sanatkarlara yer verdiği muhteşem denemelerin bir araya geldiği bir #kitap #yarınıntarihi . Bireyin dokunulmazlığını hep ön planda tutan biridir #zweig . Toplumsal zorbalığa karşı insanın onurunu savunmuş, hümanizmin öncülüğünü yapmıştır.
#ahmetcemal yazdığı önsözde çok güzel özetlemiş;
“Onun hümanizmi, sınırların, ulusların, ırkların üzerinde kalıyordu. Yarının Tarihive Rotterdamlı Erasmus'ta yer alan denemelerinde, Stefan Zweig, bu görüş ve inanışlarını paylaşan, yaşadıkları döneme damgasını vurmuş, insani ve toplumsal değerler açısından yakın olduğu, özdeşleştiği kişileri irdelemektedir. Ölümünden önce kaleme aldığı son denemesi ‘Montaigne' ve ününün doruğundayken yazdığı deneme alanındaki başyapıtı sayılan, bağnazlığın her türlüsüne karşı savaş ilanı anlamını taşıyan ‘Rotterdamlı Erasmus', bu kitapta yer alan son iki seçkidir. Stefan Zweig, Almanya'da Nazi egemenliğinin başladığı, özgür düşüncenin, mantığın sesinin kin ve ateşle susturulduğu bir dönemde zorbalığın karşısına düşünceyi, kitle çılgınlıklarının karşısına bireyin insan olarak kutsallığını çıkarıp savunmak istemiştir." Kaleme aldığı hikayelerdeki ustalığını denemelerinde de göstermiş.
Savaş, zulüm ve çocuk, birbirine ne kadar zıt kavramlar. Büyüklerin hırs ve çıkarları arasında acı çekmek zorunda bırakılan çocuklar. Bu kitabın yorumunu yazmak Gazze de yaşanılanları düşününce benim için zor oldu. O dönemin çocukları yaşadıklarını çabuk unutmuşa benziyor…
#annefrankınhatıradefteri kitabını okurken içim acıdı, tek suçları y*hudi bir ailede doğdukları için hiç bir çocuğun hak etmediği bir muameleye maruz bırakılmaları. Anne henüz 14 yaşındayken Nazi Almanya’sının Hollanda’yı işgal etmesi üzerine dört kişi ile birlikte baba Otto Frank'ın ofisinin arkasındaki bir buçuk katlı bir evde saklanırlar. 25 ay süren bu süreçte ışıkları açmadan, yıkanmadan ve rahat bir uyku uyumadan yaşamaya çalışırlar. Anne yaşadıklarını saati saatine günlüğüne yazar. Şartların acımasızlığına rağmen hayata tutunma çabalarını anlatır. Yaşadıkları yere yapılan baskından sonra toplama kamplarına gönderilirler. Babasının yakalanmayan yardımcıları geride kalan yığınlar içinde Anne’nin hatıra defterini bulurlar ve babasına teslim ederler. Babası 1947 de arkadaşlarının ısrarı ile kitap olarak yayımlatır. “Öldükten sonra yaşamak istiyorum. “ diyen Anne’nin istediği olmuştur.
Dünyadaki insan eşitsizliğini, zulmü, savaşı anlatır. Bir gün her şeyin düzeleceğine inancı güçlüdür.
Okurken şunu düşünmeden edemedim; Acaba Anne yaşasaydı #gazze de yaşanılanlara ne derdi?..
Okur Takip Önerileri
“Ölüm nedir?” dediğimizde hemen akla gelen bedenin ölmesi gelir. Bir de ölmeden önce ölmek var. İşte #dücanecündioğlu #ölümündörtrengi kitabında ölümün tasavvufi yönü olan “ölmeden önce ölmek” kavramını anlatıyor. Kırmızı, beyaz, yeşil, siyah renkleri ile sembolleştirdiği hangi duyguların ölümü? Bir bedenden daha fazlası olan insanı insan eden onu oluşturan menfi ve müspet duygularıdır. Kamil insan olmak ise menfi duygularının hakimiyeti altına girmek yerine onlara hükmetmekten geçer. Dücane Hoca bunları sanat, #felsefe ve tasavvuf bilgisini zengin anlatımıyla bizlere sunmuş. Asıl olanın içimizdeki şeytanı taşlamak, kendi dünyamızda baş köşeye koyduğumuz putları yıkmak, yaratılanı değil yaratanı sevmek, İsmail gibi önce nefsi kurban etmek… “Ey Talip” neye talipsin?
Emily Bronte'in yazdığı tek kitap #uğultulutepeler . #emilybronte ilk kitabını yazdıktan bir yıl sonra hayatını kaybetmiş ve edebiyat dünyasına tek kitap ile imzasını bırakmıştır. Genç yaşında yazdığı ilk kitabı klasikler arasına girdiyse yaşasaydı daha ne eserler bırakırdı diye düşünmeden edemiyor insan.
Kitaptaki karakterler hayal ürünü değil, çevresinde ki kişilerden izler taşıdığı bilinmekte. Aşk, nefret, iyilik, kötülük, dostluk, düşmanlık, sadakat, korku, intikam, hata , pişmanlık, zayıflık, güçlülük gibi duyguların yanı sıra hastalık derecesinde ki sevginin işlendiği bir #roman . Genelde romanlar bu duygular üzerine kurulu diyebilirsiniz. Evet insan unsuru varsa bu duygular mutlaka olmalı önemli olan ise bunları nasıl bir kurgu ile bir araya gelmiş olması. Karakterler ile olaylar sürükleyici ve akıcı bir anlatımla sunulmuş. Tüm baskı ve nefrete rağmen ona zulmeden kişiye sevgi besleyen birinin hikayesinin peşine takılmak, intikam duygusunun hayatı ve hayatları nasıl mahvettiğine tanık olmak isterseniz kanunların işlemediği, insanların hak ettiği cezaları almadığı uğultulu tepeleri ziyaret etmelisiniz. #gotikedebiyat özelliklerinin yanı sıra, #romantik döneme ait bir kitap olma özelliği taşıyor.
#oğuzatay merak ettiğim ama kitaplarını okumaya cesaret edemediğim bir yazar. Bir yerden başlamalıydım ve #tehlikelioyunlar ile başlangıç yaptım. Tabi ki kendimi asıl #tutunamayanlar kitabına hazırlıyorum.
Hikmet Benol baş kahramanımız. Kişilik bölünmesi yaşayan, aslını bulmaya çalaşan biridir. Anlaşılmadığı için kendi iç dünyasına çekilirken, yazdığı oyunlarla hayatını sürdürmeye çalışır. Gecekonduya taşınma kararı ile birlikte Albay ile tanışır ve oyunlarına onu da ortak eder. Hikmet kurguladığı bu tehlikeli oyunda benliğini bulabilecek mi? Karakterler aracılığıyla toplumdaki çatışmaların yansıtıldığı, ironik bir anlatıma sahip bir #kitap . Dram, mizah ve ironiyle harmanlanmış olay örgüsü sizi etkisi altına alacak.
#kayboluş kitabına en önemli özelliğinden bahsederek başlayayım. #georgesperec , Fransızca da en çok kullanılan sesli harf olan “e” harfini kullanmadan yazmış. Ve #cemalyardımcı da “e” harfini kullanmadan romanı Türkçeye çevirmiş. Bir romanı yazmaya başlarken içeriğini kurgulamak önemliyken bu romanda “e” harfinin kullanılmaması işi bir adım daha zorlaştırıp biçimin de kurgulanmasını gerektirdi. Yazar kitabı okuyucusuyla birlikte yazıp-okuyormuş hissini veren bir anlatım dili kullanmış. İlk başlarda kitapla biraz cebelleşebilir, kaybolabilirsiniz. Biraz sabır… İlerledikçe kitap bambaşka bir hale geliyor ve kördüğümler çözüldükçe keyif duygusu artıyor. Kaybolan bir adamı ararken yaşanan kayboluşlar var... Aslında yazarın acı hayat öyküsünün yansıması #roman . 3 yaşındayken babasını kaybeden, annesi ise birden bire ortadan kaybolduktan sonra akrabaları tarafından büyütülen, 2. Dünya Savaşı’nı yaşayan yazar kayboluşunu yansıtmış satırlara. Farklı bir okuma isterseniz be sabırlıysanız bu kitap size göre.
#molier deyince aklımıza ilk önce güldürü ve olaylarla ön plana çıkan eserleri geliyor. #insandankaçan kitabında ise karakter inceleme ve çözümlemesi daha ön plana çıkıyor.
Kitabı okurken benim duygularıma tercüman oldu diyebilirim. Sahte, yalan, yalaka, iki yüzlü insanların arasında olmaktansa güzel, samimi bir yalnızlık… Yanlışlara “Aman tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey” repliğinde ki gibi göz yummak mı? Göz göre göre yalakalıklara sessiz kalarak o tip insanların sayısını arttırmaya destek vermek mi? Yoksa etrafımızda ki samimi ve dürüst insan sayısını arttırmak mı? Çevremizde ki olayların gidişatını biz belirleriz. Hayattaki tüm olay ve kavramları değerlendirmemiz, onlara verdiğimiz değer, onları yönetimimiz belirler. Okunması gereken bir #kitap .
Haksız bir ölümle başlıyor hikayemiz, bu ölümün ardından bir derviş… #meşaselimoviç 'in ağabeyi, 1942 yılında Hırvat güçler tarafından haksız yere kurşuna dizilerek öldürülür. Bu ölüm yazarın kalbinde derin yaralar açar. Devrimi destekleyen bir aile için böyle bir ölüm beklenen bir durumdu ama asıl kahredici olan yapılan haksızlıktı. Kişisel acısını yazarak evrensel bir mesaj vermek ister. Dervişin bu ölüme engel olamadığı için çektiği vicdan azabı, yardım için çaldığı kapıların yüzüne kapatılması bunlardan sonra içindeki sevginin, iyiliğin ve inancın ölmesi… Kitapta kardeş ölümünün dışında insan ölüm ilişkininin her türlüsüne yer vermiş en acı olanı da insanlığı ölümü… Bir insanın içinde inan ve sevgi ölmüşse ondan geriye ne kalır ki?
#birgözyaşıbirgülümseme kitabında #halilcibran ABD’de yaşarken el-Muhacir gazetesinde yayımlanan yazılarının bir araya getirir. Bu hikayeleri anlayabilmek için yazarın hayatı hakkında bilgi edinmek gerekiyor. #deneme ve öykülerde insan kalabilmenin yollarını şiirsel bir üslup ve hayal gücüyle araştırır. Odak noktasına insanı koyan Cibran aşktan, güzellikten, sevgiden ve doğruluktan bahsediyor. Bunların yanında bilgelik - cahillik, zengin - fakir, hayat - ölüm gibi temalara değinmiş. Bütün yozlaşmalara rağmen insan kalabilmek, umuda ve hayallere sığınmak herkese iyi gelecek. Okunması zor, aforizmalar içeren bir #kitap .
Bir hayatımız var ve bunu en iyi nasıl yaşayabilirizin yollarını göstermiş #cihanbuğdaycı . Geleceğe doğru adım adım yürürken endişelerimizden sıyrılıp, umut ve güvenli adımlarla ilerleme rehberi de diyebiliriz #1hayat12beceri kitabına. Her bölümde başarı ve mutluluk için sahip olunması gereken beceriler anlatılmakta. Gösterilen yollarla elde edilen bu mutluluk ve başarını sürdürülebilirliği sağlanmış. Geçmişten kopmadan ama geçmişe de takılıp kalmadan günümüzün şartlarına ve gelişmelerine adapte olarak yenilikçi bir bakış açısı geliştirmek. Bu #kitap bir keşif yolculuğu. Kendimizi, becerilerimizi, istediklerimizi, istemediklerimizi, hedeflerimizi… Kısaca bize diretilen mi yoksa bizi mutlu edecek bir hayat mı yaşamak istersiniz?
İnsan nasıl bir çocukluk yaşarsa ileri ki yaşlarında da istese de istemese de o çocukluğun izlerini takip ediyor. Selim de zor geçen çocukluğunun izlerinden kurtulmak isterken ne kadar kaçarsa kaçsın vardığı noktanın orası olduğunu anladığında her şey için artık çok geç olmuştur. Ne çocukluğunu yaşamış, ne de gençliğini… Her şeyi unutup hayata sil baştan başlamak isterken verdiği yanlış kararların içerisinde ki canavarı uyandıracağının farkında değildir. Ailesinden ona yadiğar kalan öfke sonunu yavaş yavaş hazırlamaktadır. #trajik bir o kadar da gerçek hayatta olabilecek bir #hikaye #uzunzamanönce .
Prenses Cristina Trivulzio Belgiojoso, güçlü, mücadeleci, dönemine kafa tutan, bağımsızlık, özgürlük için direnişçi bir kadın ve anne. 7ayrı bölgeye ayrılan İtalya da Avusturya egemenliğine karşı bağımsızlık hareketinin kıvılcımları çakmaya başlamış. Bu dönemde ayrıcalıklı hayatından, soylu kimliğinden vazgeçerek özgürlük, bağımsızlık için yola çıkmış bir prenses. İnandıkları uğruna savaşan mücadeleci bir ruh. Bunların sonucun gelen sürgünler, kaçışlar. Baskılar doruk noktaya ulaşınca Osmanlı’ya sığınır. Bu kaçışların son durağın da Safronbolu olur. Anadolu ona kucak açmıştır o da Anadolu’ya gönlünü… İdealleri için “Yaşama sebebim” diyor. Böyle bir ruha sahip biri gittiği yerde de bir köşesinde oturmayacaktı. Safronbolu’da bir çiftlik kurar, hem kendi geçimini hem de yöre halkı için geçim kapısı oluyor. Sağlığı bozulanları bilgileri doğrultusunda tedavi eder. Halk arasında sevilen, sayılan bir isim olur. Bu arada yaşadıkların, gördüklerini, yaptıklarını çarpıtmadan yazar. Gerçeklerin üstünü süslü cümlelerle örtmek yerine kadınları dinleyip yazıyor. Tarihin erkek eğemen yazılarına rağmen iz bırakmayı başarmış bir kadın. #zeyneporal ‘ın yenilikçi bir yaklaşım ile kaleme aldığı bir #biyografi #anadoludabirdevrimciprenses .
Çocukken geçirdiği çiçek hastalığı sebebiyle bir gözünü, sonra da talihsiz bir kaza sonucu diğer gözünü de kaybeden #aşıkveysel dünyaya gönül gözüyle bakmaya başlar. Sazıyla, sözüyle, yokluk ve yoksulluk içinde geçen bir hayata direnir. Dili aşk ve sevgidir. Gönüllere de bu tohumları serpiştirir. Bu gönül insanın hayatını #sinanyağmur aşk ile kaleme almış. #biyoğrafi türünde ki kitabın şiirsel anlatımı büyük halk ozanının ruhunu yansıtmış. Yaşadığı dönemin kültürü, medeniyeti, halkın içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumlar hakkında da da bilgiler ediniyoruz. Sazından dökülen nağmeler gönülleri feth ederken, kendisi mütevaziliği, alçakgönüllülüğü elden bırakmaz. Okuyunca kitaba neden #banagüneşimigetir isminin verilme sebebini de hüzünle okuyacaksınız. Hakikate açılan gözlerle dünyaya Veyselce bakmaya ne dersiniz?
“Herkesin bir hikayesi var. Hikayeler, insanların büyüğüdür.” diyerek hayatından iki hikayeyi bize anlatıyor #haluktatar . Ama bu hikayeler öyle sıradan , herkesin karşılacağı türden hikayeler değil. Okurken heyecanı sonuna kadar bize hissettiren, anlatılanlar karşısında merak ve hayret duygularını kabartan iki farklı olay. Olaylar farklı olmasına rağmen okuduğumuzda anlatımda kopukluğun olmaması yazarın anlatımda ki ustalığı ve işinin ehli olduğunu gösteriyor. Hikayeler arasına serpiştirilen hikayelerin gidişatı göre farklı bilgilerin yer alması kitabı daha da zenginleştirmiş. Rimini’den Abant’a, Gaziantep’ten Almanya’ya uzanan yolculuklar da Funda ve Elif’in hayatlarına konuk olurken, evlilik, dostluk, delirme, konuları üzerine ders verirken, yeniden başlamak, güvenmek, affetmek, dürüstlük duyguları üzerine düşündürüyor. Benim için hassas nokta güven ve dürüstlük. Okuduklarımdan sonra bu duygular konusunda ki hassasiyetimin ne kadar haklı olduğunu bir kere daha gördüm. Gerçeklerle yüzleşecek gücünüz var mı? Peki yeniden başlamaya cesaretiniz var mı? Kitabın güzel ve farklı bir yönü de verilen QR Kodlarla interaktif bir okuma sağlaması.
