Bilinmeyen bir kadının mektubu: İlk okuduğum zaman gerçekten çok etkisinde kaldığım bir kitap olup, kadının hissettiklerinin sadece bir takıntı mı olup olmadığını kendi içimde çok yorumladığım bir kitaptır. Bu kitabı bende diğer bazı okurlar gibi sevgili çiftlerin birbirlerine kullandıkları bir nesneymişcesine başkalarından görüp almıştım. Şu sevgili meselesine deyinecek olursam bence böyle güzel bir kitabın harcanmasına çok üzüldüğümü baştan söylemeliyim. Kitabın içeriğine gelecek olursam; kitap bir kadının platonik olarak birine bağlanmasını, çeşitli yollarla kendini karşı tarafa göstermeye çalışmış ama hiçbir şekilde karşı tarafın ilgisini kazanamamıştır. Bu kadın çocukluğundan beri aşık olduğu bir adama, kadın tarafından yazılan ve bu aşkın hikayesinin anlatıldığı bir mektuptur. Mektubun akışında, bir yandan kadının hayatındaki dönüşümleri, bir yandan adamın bu hayattaki yerini sorgular okur. Okurun karşılaştığı aslında bir çocukluk aşkının, bir yetişkin aşkına dönüşümü, çocukluğun masumiyetindeki aşka erişilmezliğin kutsanışının acısı, yetişkinlikte ise aşkı yaşama tutkusunun o adama gidişiyle sonuçlanmasında bile yeniden canlanan acının kendisidir. Apartmanına taşınan bir adamın dünyasına girmeyi kendi yoksul ve açmazlarla dolu dünyasından kaçış olarak da gören bir çocuğun aşkla kendini bu kaçışın içinde var edişidir bu mektup.