Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
M.
M.
@kitapdelisiokuyor
Kitaplarımı satın almak için;
zebramo.com/users/333158847
Lisans
102 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
#Contagion
Güzel bir kurguydu sevdiğimi söyleyebilirim. Başları biraz durağandı. Kitabın diline alışmaya çalışıyorsunuz ama sonradan akıp gidiyor. Hatta kendimi bilim kurgu filmi izliyormuşum gibi hissettim çoğu zaman. Gerildim, merak ettim, sinirlendim. Yazar tüm duyguları size hissettiriyor. Adından da anlayacağınız üzere kitabın konusu bir salgın üzerine. Salgın sebebi de farklı ve özgündü ama salgının etkileri bana biraz klişe geldi. Baya baya bir diziyi andırıyor hatta. Yazar bu kadar kaosun içinde bile karakterlerin iç dünyalarını bize yansıtmış hem onları tanıyıp hem de olayların içine sürükleniyorsunuz. Çok heyecanlı bir yerde de bitti. Konunun hiç böyle farklı bir yere evrileceğini sanmazdım. İkinci kitabınıda okuyacağım, haziranda çevrilecekmiş sanırım.
-SPOİLER-
Baya baya salgın walking dead dizisine benziyordu ya. Aklıma sadece dizi geldi o sahnelerde nedense. Yazarın biraz etkilendiğini düşünüyorum birkaç detayla farklılaştırmaya çalışmış ama olmamış bence.
#BeklentiniziDüşükTutun!!
Güzel bir vampir hikayesi okuyacağımı düşünmüştüm ve hayal kırıklığına uğradım. Karakterlere ısınamadım. O kadar hissizdi ki. Karakterlerin ne düşündüğünü, ne hissettiğini asla anlayamıyorsunuz. Kitap çok hızlı ilerliyor. Öyle ki bir ara sayfa falan atladığımı sandım, kontrol ettim hatta. Daha ne olduğunu bilmeden birbirine aşırı bağlanmış ama aslında bağlanmamış, bağlandığını iddia eden ama neden bağlandığını bilmeyen karakterler okuyorsunuz. Sürekli bir dengesizlik hali. Hele baş karakter Alice! Çok sinir oldum. Aşk olsa aşk yok. Kimi sevdiği kimin için ne hissettiği bile belli değil. Aksiyon deseniz yok. Bir olay var ama nedense kimse o konu hakkında bir şey bilmiyor. “Bizim içinde yeni bir şey bilmiyoruz” falan diyorlar. E ben mi bileceğim? Olayın ne olduğu neden olduğuda belli değil. Merak asla yok. Gerilim yok. Bomboş okudum ve bitti. İlla okuyacağım diyorsanız kesinlikle beklentinizi düşük tutun. Seriymiş üstelik. Devam edeceğimi hiç sanmıyorum. Gram merak etmiyorum çünkü
-SPOİLER-
Yani ne ara bu kadar tanıdın da sevdin de hemen vampir olmak istiyorsun? Yapma diyorlar yapıyor, bak düşün diyorlar sürekli bir bahanesi var. Sürekli bir “Amma abarttınız!” tavrı. Sanırsın 28372772 yıldır vampir kendisi. Ben vazgeçememler, onlarsız yaşayamamlar?? Her şeyi çok biliyor. Yapıyor sonrasında yapmamalıydım diye ağlıyor. Deli etti beni ciddi anlamda.
#TümKapılarıKilitle
Genel olarak güzel bir kitaptı diyebilirim. Merakla okuyorsunuz ama gerilmiyorsunuz. Dili gerçekten çok akıcıydı, hiç farketmeden bir bakıyorsunuz bitmiş. Kişiler tahmin edilebiliyordu ama olay asla. Başta lanet gibi saçma şeyler okuyacağımı düşünerek bir soğumuştum kitaptan ama öyle olmadı. Çok farklı yerlere bağlandı. Değişik bir kurgusu olan akıcı bir şeyler okumak istiyorsanız önerebilirim.
Okur Takip Önerileri
#Sarahjmaas
Kalbim biraz kırık... Bu kitapla beraber çok güzel bir seriyi bitirmiş oldum. Yazarın kalemi o kadar güzeldi ki sanki karakterlerin hepsini gerçekten tanıyor gibiydim. Seri bitince onlarda kayboldu ve yalnız kalmışım gibi hissettim. Fantastik sevip bu yazarla ve seriyle tanışmamış olanlara ısrarla öneriyorum. Pişman olmayacaksınız.
Uzun zamandır bu yazarın kalemiye tanışmak istiyordum. Keşke bu kadar geç kalmasaymışım. Bir insanın hayatını anlatırken bize de yaşamımızı, iç dünyamızı sorgulatan, ara ara analizler yapan, doğru açıdan bakmamızı sağlayan çok değişik bir kitaptı. Aslında sadece bir insanın hayatını değil onunla yolu kesişenlerin hayatından da izler vardı. Bana çok dokundu, sanırım en son ortaokulda kitap okurken ağlamıştım. Yıllar sonra ilk defa bu kitapta ağladım baya acıyı içimde hissede hissede hem de. Başka nasıl anlatılır bilmiyorum kesinlikle tanışmalısınız bu yazarla. Kendinizden çok şey bulacaksınız, belki de şu ana kadar anlamlandıramadığınız davranışlar, düşünceler bir anlam kazanacak. Ben kendi adıma çok şey öğrendim bu kitaptan. Freud hayranlarının bu kitabı daha çok seveceğini düşünüyorum.
#Buyazarlatanışmalısınız!!
İyi ki seriye devam etmişim. Yine çok güzel, akıcı ve sürükleyiciydi. Feyre adım adım değişti, güçlendi. Olaylar tamamen yön değiştirdi bambaşka yerlere doğru gitti. Karakterler değişti. İlk kitaptaki yan karakter olan Rhysand bu kitapta ana karakterimiz oldu. Onu ve çevresini, sırlarını, öncesinde neler yaşandığını okuduk. Ve herkes gibi ben de Rhys’ı çok sevdim. Yazar size her duyguyu hissettirebiliyor. Aşkı, fedakarlığı, mizahı, dostluğu, hainliği...Kitabı okumadan önce yorumları okudukça yazarın Tamlin’i harcamış olduğunu düşünüyordum. Ama hayır harcamamış. Tamlin aynı Tamlin. Sadece olaylara farklı bir yerden bakmamızı sağlamış, madalyonun iki yüzü olduğunu göstermiş. Böyle olunca ilk kitapta gözünüze batmayan saf aşk olarak nitelendirdiğiniz her şey bir iğreti olarak gelmeye başlıyor. Kitabın sonunda öyle bir cümle vardı ki ürperdim ben. Yazar bombayı bıraktı gitti resmen! Bu seri hemen bitmesin diye araya başka kitaplar alıp sonuncu kitabınıda okumayı planlıyorum. Ama seriye veda etmek istemiyorum. Bir yandan da aşırı merak ettim. Bu seriyle hatta bu yazarla mutlaka tanışmalısınız!
#KaliteÜlkesi
Çok önce dünyada bir ekonomik kriz yaşanmış ve bunun sonucunda yapılan araştırmalara göre ülkenin adının değiştirilmesi gerektiği söylenmiş. Ülkenin adıyla birlikte aslında her şey değişmiş. İnsanlar seviyelerle ayrılmış, her işi yapay zekalar yapmaya başlamış, dünya verilerle ve algoritmalarla yönetiliyor. Anne karnındaki bir bebeğin ilerde nasıl bir insan olacağı bile sistem tarafından belirlenebiliyor. Bir gün baş karakter Peter istemediği bir ürün alıyor ve bu ürünü iade etmeye çalışıyor. Fakat iade talebi kabul edilmiyor çünkü makinalar asla hata yapmaz. Biz de bu süreci okuyoruz. Hepimizin başına gelmiştir telesekretere sinir olduğumuz anlar. Israrla söylediğimiz şeyi yapamaz ve bizi gerçek bir insana da bağlamaz. Her şeyin böyle olduğu bir dünya düşünmek korkunç geldi.
•Yazar aslında distopyanın içinde ekonomiyi, hukuku, siyaseti, devleti, yönetimi vs. eleştirmiş, sorgulamış ve sorgulatmış. Kitabı okurken aydınlandığım yerler oldu. Ama benim bir distopyadan beklentim bu değildi o yüzden de pek adapte olamadım kitaba. Makale okuyormuşum gibi hissettim bazen bu durum da beni sıktı. Androidler eğlenceliydi ve yaratılan dünya güzeldi fakat yazar bence göstermek, anlatmak istediklerini kurgunun önüne koymuştu.
•Akıcı, aksiyonlu, heyecanlı bir bilim kurgu okumak istiyorsanız bu kitap sizlik değil!
#Çok çok çok güzeldi!
Yıllardır en sevdiğim “Alacakaranlık” serisine benzeyen bir kitap arıyordum ama genelde basit bir kurgu ya da aşırı çakma bir kurguyla karşılaşıyordum. Ama sonunda buldum. Goodreads puanı baya yüksekti kitabın. Neden daha önce okumamışım bilmiyorum. Tabii ki Alacakaranlığın yeri, hissi çok ayrı ama bu kitapta onun kadar iyiydi! Kitap bir nevi “Güzel ve Çirkin” uyarlaması gibi. Baş karakterimiz Feyre, ailesine yemek götürmek için avlanırken bir kurt öldürür. Kurdun canına karşılık nefret ettiği, insanlara eziyet eden, dehşete düştüğü ninnilerle ve hikayelerle büyüdüğü perilerin diyarında yaşamaya başlar. Ölümsüz ama ölümcül perilerin diyarında...
•Çok çok çok sevdim. Hem romantik, hem fantastik, hem aksiyon dolu hem de komik. Karakterleri sevdim. Kalın bir kitaptı ama 2 günde bitti yazarın kalemi akıcı. 3 kitaplık bir seri en yakın zamanda diğer kitaplarını da okumayı planlıyorum. Çünkü yazar sonunda bir bomba bıraktı gitti! Alacakaranlık gibi kitap arayıp bulamayanlara, fantastik sevenlere tavsiyemdir!
#Dedektiferikafosterserisi
Dedektif Erika Foster serisinin 3.kitabıydı. Kitapta 26 yıl önce işlenen bir cinayet soruşturmasını okuyoruz. Erika Fosterın tesadüfen 26 yıl önceki cinayetin cesetini bulmasıyla olaylar başlıyor. Zamanında neden çözülememiş? Üstü nasıl kapatılmış? Kim ya da kimler yapmış? Neden yapmış?
•Ortalama bir kitaptı bence. Ne böyle meraktan kendimi yerden yere vurdum ne de sıkıldım.Son 100 sayfası hareketliydi ama öncesi baya bir durgundu. Keşke yazar oralara da merak edeceğimiz bir şeyler serpiştirseymiş diye düşündüm. Olayların bir düğüm gibi yavaş yavaş çözülmesini sevdim ama ben tam olarak nedenini bilemesem de katili tahmin etmiştim. Kurgu güzeldi ama içi boştu daha güzel değerlendirilebilirdi. Nedenini öğrenince “Ee? Bu muymuş yani?” Dedim. Ayrıca kızın otopsi sonuçlarından alınan bilgilerle ölüm sebebi de bir kaç yerde çelişiyordu. Yazarın daha önceki kitaplarını okuduysanız kıyaslamayın. Yoksa biraz hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.
#3ü Bir Arada!!
Kitap baya iyiydi. Hem eğlenceli hem aksiyonlu hem fantastikti. Distopya fantastik ögelerle kurgulanmıştı. Farklı bir şeyler okumak isteyenler için öneriyorum. Baş karakterimiz Violet, bir kitap ve uyarlanmış film olan “Darağacı Dansı” hayranı. Bir gün arkadaşları ve kardeşiyle birlikte oyuncularla tanışmak için Comic-Cona gidiyor. Hatta en sevdiği karakter-Rose-olarak. Sonra bir anda bir şeyler oluyor ve kendilerini her satırını ezbere bildikleri darağacı dansının içerisinde buluyorlar. Ne olduğunu anlayamadan bazı hatalar yapıp kitabın olay örgüsünü bozuyorlar. Daha sonra Violet yaptığı hataları düzeltmek zorunda kalırken aynı zamanda o hayran olduğu karakterleri ve dünyayıda yakından tanıma fırsatı buluyor. Gerçekten her şey dışarıdan okuduğumuz gibi mi? Violetin dünyasını toplamaya çalışmasını ve hayran olduğu karakterleri sorgulamaya başlamasını okuyoruz biz de. Gerçekten hayran oldukları gibi mi?
•Yazarın kalemini sevdim ben. Akıcıydı, kolay okunuyordu. Bununla beraber kitabın içinde başka bir kitabın dünyasına geçmeleri falan aşırı iyiydi. Alışılmışın dışındaydı. Karakterler komikti güldüğüm yerler de oldu. Delisi olduğum alacakaranlık serisinden, açlık oyunlarından falan bahsediliyordu o kısımları da çok sevdim. Her sayfada ayrı bir olay oluyor, aksiyon hiç bitmiyordu. Sonu çok güzeldi! Baya kalbimi kırdı ama ikinci kitabını da merak ettirdi. Daha çevrilmemiş sanırım ama listeme aldım. Okuyun bence.
Böyle Evlat Düşman Başına!!
Aslında klasikleşmiş bir konuyu yazar farklı bir bakış açısıyla işlemiş. Cherry fakir kız, Daniel zengin oğlan. Cherry yaşadığı sınıfsal ayrımdan bıkmış. Para uğruna kendi annesini harcayabilecek kadar öfkeli, insanları manipüle eden, her şeyi amacı uğruna kullanan, sosyopatın teki. Daniel... Son derece uyuz bir karakterdi beni deli etti. Tamamen kör, gerçekleri görmemekte ısrarlı. Cherry için daima yanında olan annesini üzecek ve ona kendisini paranoyak hissettirecek kadar kötü bir evlat. Laura-Daniel’ın annesi-ilk gebeliği başarılı geçmemiş bir anne. O yüzden oğluna karşı korumacı bir tutumu var. Olaylar bu üç karakterin arasında gelişiyor.
•Kitap genel olarak güzeldi ama beklentilerimi tamamen karşılamadı. İlk 200 sayfa çok durgundu zaten. Sonradan ortalık karışmaya başladı ama beni tatmin etmedi. Daha çekişmeli, bol entrikalı şeyler bekledim. Ama basit manipülasyonlar geldi, öyle çok da şaşırmadım. Üstelik karşı taraftan bir atak gelmedi. Gelse daha iyi olabilirdi bunun yerine sürekli huzursuz, korkan bir karakter okudum. Film hakları da alınmış kitabın izleyince daha farklı hissedebilirim belki. Kesinlikle almalısınız demiyorum ama bir şans verilebilir.
#MÜKEMMELBİRKİTAPTI
BA-YIL-DIM. Tek kelimeyle bayıldım. Bitsin istemedim, kitap 430 sayfadı ama bir 430 sayfa daha olsa seve seve okurdum. Yabancı yayınevinin yeni gözdesi olan bu kitabı zaten her yerde görüyordum ben de bekletmeden okumak istedim. Kesinlikle beklentilerime değdi. Yazarın kalemini o kadar sevdim ki! İlk sayfadan itibaren kitabın içinde hissettim. Evelyn’i anladım, bazen ona kızdım, bazen çok üzüldüm. Hikaye o kadar gerçekti ki kitabın sonunda sanki onu tanıyormuşum gibi hissettim. Şöhretin dışarıdan gözüktüğü gibi büyülü olmadığını fark ettim. Evelyn muhteşem güçlü bir karakterdi. İstediklerini elde etmek için yanlış seçimler de yapsa bunu kabul eden, amacına ulaşmak için çoğu şeyi araç olarak kullanan ve bunun farkında olan, insanları manipüle edebilen, zeki... Her şeyiyle sevdim. Acısını, pişmanlığını, bencilliğini hissettim. Yazar başından beri bir gizemde koymuştu kurguya. Aslında bir iki ipucunu kaçırmazsanız kolaylıkla çözebileceğiniz bir gizemdi fakat hikayeyle bağdaşıyordu ve anlamlıydı. Kısacası çok çok çok güzeldi! Okumadığınız her gün çok şey kaçırıyorsunuz.
#Distopya
Sevdim mi sevmedim mi emin değilim. Distopya türünde bir kitaptı. Bize anlatılan dünya çok sertti. Gerçekten kitabın içinde hissettim kendimi. Her ayrıntı detaylı kurgulanıp verilmişti. Toplum denen bir yapı var. Bu yapı insanın eşine, ne zaman evleneceğine, ne zaman çocuk yapacağına, kaç çocuk yapacağına, alması gereken kalori miktarına göre yediği yemeğe hatta öleceği yaşa bile karışıyor. Bazı hastalıklar-kanser, albino vs-tamamen yok edilmiş.Doğduğunuz andan itibaren tüm hayatınız planlı, her şey belirli verilere, algoritmalara göre düzenleniyor. Eski dünyayla ilgili her şey ortadan kaldırılmış. Yazı yazmayı bile bilmiyorlar, yazıcılar ve okuyucular var artık. Dünya çok güzeldi. Ama o kadar durağandı ki. Ortalarına doğru sıkılmaya başkadım. Hadi artık bir şey olacak diye bekledim ama olmadı. Tamam bir isyanın başlamak üzere olduğunu hissediyorsunuz artık bazı şeyler sorgulanmaya başlıyor vs ama hiç heyacan, aksiyon yoktu. Dümdüz devam etti kitap ve öyle de bitti. Dünyayı sevdiğim için serinin devamını okuyabilirim belki ama nasıl sonlanacağını da pek merak etmiyorum
#öneriyorum
Wulf Dorn ile tanışma kitabımdı. Bu yüzden büyük bir beklentiyle başladım ve kitap kesinlikle beklentimi karşıladı. İlk sayfadan kitabın içine giriyorsunuz zaten. Her sayfasını merakla çevirdim, aksiyonu hiç düşürmedi. Özellikle psikiyatristin çıkarımlarını, teorilerini okuduğum yerlere bayıldım. Yazar ara ara bize kadının iç dünyasını da vermişti. Böylelikle onu anlayabildim, üstündeki baskıyı hissettim. Bir “ruh hastasından” fazlası olduğunu düşündüm. Kafamda soru işareti kalmadı yazar her olayı bağladı. Bir kaç yerde mantıksız bulduğum şeyler oldu. Kısacası hem üzüldüğüm hem merak ettiğim hem de gerildiğim bir kitap oldu. Ters köşelere bayılırım bu yüzden de kitabı çok sevdim. Tam bitti artık her şey çözüldü dediğiniz anda olaylar başka bir şekil alıyordu. Ve o son. Tahmin ederim diyenlere öneriyorum, denesinler :) Çünkü bittiğinde bir süre tavanı boş boş izledim.
#sonundabitti
Beklentiyle başlamıştım, seveceğimi düşündüğüm bir kitaptı ama malesef öyle olmadı. Kitabın 3 tane sonu vardı bu olayı sevdim. Yazar 3 olasılığı bize ayrı ayrı vermişti. Aslında kurguyu, o dünyayı-Avrutopyayı- da sevdim. Bunu daha detaylı okumak isterdim fakat Carys ile Max dünyadan daha ön plandaydı. Aşk okudum desem sonunda biraz buruk hissetmeme rağmen tam bir aşk hikayeside okumuş gibi hissetmedim. Kitap karakterlerin ağzından yazılmış olsa daha rahat olurdu benim için. Böyle sürekli yapmıştı, demişti, söylemişti vs şeyler okumak zorunda kaldım bu da beni rahatsız etti açıkcası. Sürekli diyalog okudum ve sıkıldım bu durumdan. Bu yüzden kitap bir haftadır falan elimde süründü de süründü. Kısacası sevemedim önereceğim bir kitap olmadı.
Çok çok çok güzel bir kitaptı. Fitzek zaten gerilim türünde çok iyi yazarlardan birisi. Beni yine şaşırtmadı. Kitabın sayfalarının geriye akması, anlatılan detaylar, söylenilen her bi sözün bile sonradan kazandığı bir anlam var, hiçbir şey boşu boşuna değildi. Kitabın ana karakteri “Nasıl bu kadar kör olabildim?” dedikçe delirdim resmen. Şiddetle tavsiye ediyorum. Hala okumadıysanız büyük kayıp.
Kitabı genel olarak sevdim. Yazarın dili çok akıcıydı, her sayfayı “kim bu?” diyerek çevirdim ama sonu beni pek tatmin etmedi malesef. Sonuna kadar gerçekten katili tahmin edemiyorsunuz. Yazar her karakterle ilgili cinayeti işlemesine sebep olabilecek nedenler bırakıyor önünüze, her sayfada başka bir şüpheli buluyorsunuz. Bunu sevdim ama katilin öldürme nedenini basit buldum açıkcası. Bunun için miydi? dedim. Tehlikeli Kızlar kitabını okuyanlar bilir oradaki gibi bir ters köşe bekledim ama gelmedi. Bu kitabı okumadıysanız tatmin olabilirsiniz belki yine de ortalama bir kitaptı.
