Aşkın nefsimi öldürdü , gönlümü aşk denizine daldırdı , beni tecelliyle doldurdu. Artık beni öldürseler, külüm göğe savursalar, yine derim, bana Sen'i gerek Sen'i!
Artık bütün dertlere dermanın Allah'a yönelmekte olduğunu biliyordum. Üstelik bu, çok gönül ferahlatıcı bir şeydi . Teslimiyet, insan ruhuna en ziyade yakışan haldir çünkü. Kalpler ancak Allah'ı anmakla sükûn bulur, tatmin olurlar.
Burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, kurumuş bir damla kandan ibarettir. Adına sevda denir. Siyaha çalan rengi yüzünden ona sevda derler .Bütün tecelli denizleri bütün aşk ve ihtiras fırtınaları işte o bir damla kanın içinde dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa parçaları bütün vücuda dağılır.
Allah 'tan kaçmak yerine, Allah'a kaçmanın rehberliği için, yolunun izini arıyorum. Eksiğimi tamamlamaya bir ayna istiyorum. Bir ayna ki suretimi değil, suretimin altındakini, gizli beni bana göstersin; kimsenin görmediği beni . . .
Her ne ki arıyorsun; aradığın ancak sensin.. iyinin de, kötünün de fidanı senin içinde büyür.. her meyvenin içi, kabuğundan yeğdir.. sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir..
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül, Tanrısına der ki:
-Pervan yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!