KABALA VE TALMUD NEDİR? Siyonizm, kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilmek için Yahudiler arasında Talmud’u, kendi aralarında da Kabala adlı kitabı kullanıyor. Peki, bu kitaplar nedir? KABALA NEDİR? “Modern Masonluk Kabalist esasları muhafaza etmiştir. Bundan başka mason sistemleri, tamamiyle kabalist fikirlere ve ilme
326 syf.
8/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Bir kalbi kırılmaktan koruyabilsem...
... Neler olurdu hiç düşündünüz mü herkes bir kalbi koruyabilse? Dünya daha yaşanabilir bir hale gelebilir. Ama işte her kalbi kırılmaktan koruyamıyoruz başka bir deyişle koruyabileceğimiz bir kalbi kolay kolay bulamıyoruz ne yazık ki.. Sevgi, aşk, dostluk, kardeşlik, birliktelik.. Kitap bu gibi kavramlar üzerinden oluşuyor. Kemal Sayar'ın diğer kitaplarına göre dilini ve çoğu bölümünün konusunu daha bilimsel buldum. Ama bu beğenmek için bir engel değil.. :) Kemal Sayar çok değerli bir psikiyatrist ve yazar. Kitaplarını okurken kendimi terapide gibi hissediyorum ve açıkçası baya feyz alıyorum :)) Ben çoğu kişisel gelişim kitaplarını samimi bulamıyorum. Okuduğum nadir yazarlar var. Kemal Sayar'ın samimiyetine ise bayılıyorum. Kitabını da Yunus Emre'nin şu sözleriyle bitiriyor: "Yunus bu sözleri çatar, halka marifet satar Kendüsi ne kadar dutar, söylediği yalanı gör." Adam kendine dürüst bir kere... :D Ben yazarın kitaplarını çok keyif alarak okuyorum ve herkese de tavsiye ediyorum. Tam buhran anlarında okunacak kitaplar..:) Bu kitabı da şiddetle tavsiye ederim. Keyifli okumalar... :)
Bir Kalbi Kırılmaktan Koruyabilsem
Bir Kalbi Kırılmaktan KoruyabilsemKemal Sayar · Kapı Yayınları · 2021686 okunma
Reklam
355 syf.
10/10 puan verdi
1961 yılında yazara Pulitzer Ödülü kazandıran bu kitap uzunca bir süredir kitaplığımda okunmayı bekliyordu. Okumak istediğim başka daha öncelikli kitaplar olduğundan mı yoksa beklentim düşük olduğu için okumaktan kaçındığımdan mı bilemiyorum yaklaşık üç yıldır görmezden geliyordum. En sonunda nisan ayı seçkilerimde yer almayı başardı veee sonuç muazzam. Her okurun illaki başına en az bir kere de olsa gelen o hadise "neden daha önce okumadım" hadisesini yaşadım. O kadar doyurucu, o kadar dolu dolu ve su gibi akan bir kitaptı ki... Uzun sürede okudum evet çünkü sindire sindire okumak ve okuduklarımın üzerinde düşünmek çok daha uygun düşecekti. Kitapta Jem ve Jean Louise adında iki kardeşin hayatı anlatılıyor. Bu hayatta zorbalık, eşitsizlik, adaletsizlik konuları 'siyahi' - 'beyaz' ayrımı çerçevesinde yer alırken yazar kardeşlik, arkadaşlık, komşuluk ve aile ilişkileri konuları üzerinde de duruyor. Yaşananlara Jean Louise gözüyle tanık oluyoruz. Çok güzeldi anlatımı, yaptıkları, söyledikleri... Yaşadığı toplumdaki 'Kadın' imgesine zıt davranışları ve söylemleriyle çok komik ve tatlıydı en sevdiğim karakter oldu sanırım... Yer yer Öcü Radley bölümlerinde gerilim de yaşatıyor yazar bizlere. Dolayısıyla beğeneceğinizi düşündüğüm ve mutlaka okunması gereken yoğun bir eser.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Sel Yayınları · 201472,9bin okunma
464 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
"Cumhuriyet Birdir ve Bölünemez. Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik ya da Ölüm!" Fransız Dr. Manette, kızı Lucie, Fransa'da toprak sahibi soylu aileden gelen Charles Darnay (Evrémonde), şarap dükkanı sahibi Defarge'lar, çok vefakar Sydney Carton ve diğerlerinin hikayesi, İki Şehrin Hikayesi. Başlangıçta herkes gibi zorlanarak
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202359,6bin okunma
211 syf.
·
Puan vermedi
mavi kuş
Mavi Kuş, hikaye ve denemeleriyle tanınan yazar Mustafa Kutlu'ya ait bir eserdir. Mavi Kuş ilk olarak 2002 yılında kaleme alınan yazarın hikaye türünde yazdığı bir eserdir. Toplamda 210 sayfadan oluşmaktadır. Mavi Kuş, Şirinyurt adlı bir köyden kasabadaki istasyona yolculuk yapan bir grup insanın yolculuk sırasında başından geçen olayları
Mavi Kuş
Mavi KuşMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201114 okunma
İnsanca yaşantımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Nietzsche'den, Schopenhauer'den falan bahsediyoruz. Kimimiz kitaplar, şiirler, şarkılar üretirken kimimiz bilim, teknoloji üretiyor. Zihnin kıvrımlarıyla evrenin boşluklarında süzüldüğümüz sıralarda bir haber geliyor: 14 gencimiz şehit oldu! Bütün algımız ve odağımız dağılıyor. Bir kedinin bile acı çekmesine dayanamayan Türk Halkı, terörist denen insan artıklarının acı çekmesini izleyerek yüreğini söndürmeye çalışıyor. Mantık, yerini patlayan duygulara; kardeşlik yerini nefrete bırakıyor. Ülkenin ürettiği kaynaklar, bazı devletlerin maşa olarak kullandığı aptal homo-sapienslerin üzerine ateş olarak yağıyor. Irk, dil, din, mezhep ayrımı boy gösteriyor. Doğduğumdan beri sürekli sorarım, neden bir dilin, bayrağın, marşın etrafında toplanan bir avuç insancık olmayı beceremeyiz? Üstelik bu köpeklerin tasmasını tutanlar bile bunu becerebilmişken? Nazım'ın söylediği; bir ağaç gibi tek ve hür olamayıp, bir orman gibi kardeş olamayız hiçbir zaman? Bütün ayrımların üzerinde, insan olmayı neden en kutsal görev addetmeyiz? Tam da bir rampayı tırmanmışken, tam da ışığı birazcık görüvermişken, tam da barış içinde bilim, sanat üretirken neden kavgaya tutuşuruz bir anda? Tanpınar'ın dediği gibi ''Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.'' mu yoksa? Ya da Sabahattin Ali'nin bahsettiği, içimizdeki şeytana mı yenilip duruyoruz hep?
Reklam
165 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.