"Demek bu yüzden yeni işini bu kadar çok seviyorsun. Bütün gününü yeni erkek arkadaşınla sohbet ederek geçiriyorsun."
Gözlerini deviriyor ama zulamı incelemek için bir kutuyu karıştırırken
sırıtıyor. "Yeni işimi seviyorum çünkü eğlenceli, yaratıcı ve kitapsever. Ve Zayden benim erkek arkadaşım değil. Bize arkadaş bile demezdim. Daha
çok arkadaşlık öncesi gibi."
"Yani ... bir tanıdık mı?"
"Evet. Ama komik ve ilginç bir tanıdık ve gerçekten
yazar fotoğraflarında iyi."
"Sanırım istek listemde onun serilerinden biri vardı."
-Ben bir bibliyoman idim Murat Bey.
-Bibliyoman?!
-Evet, Türkçesi kitap hastası, kitapsever.
Murat'ın yüzündeki endişe yerini rahat bir ifadeye terk eder.
-Ne var bunda. Keşke yurdumuzun insanları, herkes sizin gibi kitapsever olsa.
-Yoo, o kadar kolay değil. Basit değil...Bakın ben size anlatayım. Bu bir hastalık. Üstelik alanındaki benzerlerine nazaran en hafifi.
-Başka türleri de mi var.
-Ohoo, çok var çok... Şimdi size kısaca tarif edeyim.
*Kitapçalarlar vardır. Bunlar normal yollardan kitap sahibi olmak istemez. İlla ki çalacak, ancak o zaman tatmin olur. *Kitap delileri vardır mesela. Bunlar da kitap toplama arzusu durdurak bilmez. Kitabı okumak için almazlar. Seyretmek, üzerinde yatıp uyumak, okşamak için edinirler. *Bazıları da kitap gizlerdir. Kitabı kilit altında tutar, kimseye göstermez kıskanırlar. *Kitap düşmanları vardır; kitaptan tiksinir, nefret eder, elini bile süremez. *Sonra kitap yakanlar vardır, kitap yırtanlar, kitapperestler...
-Vay be! Ama bunlar çok afedersiniz, yani bir tür manyak oluyor değil mi?
-Elbette. Nasılsa içlerinde ben de varım.
-Sizinkisi hangi sınıfa giriyordu?
-Benimkisi en zararsızı. *Kitapseverler, tutkun. Kitapları seçip alırlar ama kafalarına koydukları kitaba sahip olmak için her fedakarlığa katlanırlar. Sahip oldukları kitaplardan başkalarına övgüyle bahsetmekten hoşlanırlar.