Jean-Paul Sartre ile lise yıllarımda tanışmıştım. O dönemde çok felsefî kitap okurdum. Sonra nedense felsefeden biraz uzaklaştım. O yıllarda Sartre'ın Özgürlüğün Yolları üçlemesini okuyup sevmiş, sonra zaman içinde Sartre'ın başka bazı kitaplarını(Sözcükler, Bulantı gibi) da okumuştum. Hepsi güzel kitaplardır, tavsiye ederim. Bu kitabı tesadüfen internette görünce Sartre'ı ve Varoluşçuluk'u sevdiğim için alıp okumak istedim. Fenomenoloji, Varoluşçuluk ve bu felsefeleri kuran ve onlardan etkilenen filozoflar üzerine bir kitap. Okumak o kadar da kolay değil. Belli bir felsefî temel gerektiriyor. Kierkegaard, Hegel, Husserl, Heidegger, Jaspers, Levinas, Sartre, Beauvoir, Merleau-Ponty gibi filozofların yanısıra Albert Camus, Iris Murdoch, Boris Vian, Richard Wright gibi yazarları da ele alıyor. Bu kişilerin hayatlarını, siyasî ve felsefî görüşlerini, birbirleriyle olan olumlu-olumsuz ilişkilerini anlatıyor. Tüm bunlara paralel olarak da o dönemin dünya siyasetini okuyoruz. İkinci Dünya Savaşı yılları ve sonrası, Almanya-Fransa, Sovyetler Birliği-ABD ilişkileri, bu filozofların savaş zamanında yaşadıkları zorluklar, siyasî duruşları ve kavgaları gibi gibi gibi çok fazla şey anlatan çok dolu dolu bir kitap. Arka planda muazzam bir araştırma ve bilgi birikimi var. Yazarına bayağı saygı duydum. Türünün roman olmadığını söylememe gerek var mı bilmiyorum. Sakin kafayla okunması gerekir. Felsefeyle ilgili değilseniz ya da "Uzun zamandır kitap okumadım, bir şeyler okusam ama ne okusam?" diyorsanız bu kitap yanlış bir tercih olur. Felsefeciyseniz ya da felsefeyle ilgiliyseniz mutlaka okuyun.
