Bil ki, helâk olanların çoğu, makam, mevki, haşmet arzusundan, iyi anılmayı ve insanlar tarafından övülmeyi sevdiklerinden helak olmuşlardır. Bu yüzden de benlik, düşmanlık ve büyük günahlara düşmüşlerdir. Şehvet galib olunca, din kesilmiş oldu. Kalb de, nifak ve kötü ahlâka bürünmüş oldu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Makam ve mal kalbdeki nifakı, suyun tereotunu büyüttüğü gibi büyütür» (1). Yine buyurdu: «İki aç kurt bir koyun sürüsüne, makam ve mal sevgisinin bir Müslümanın kalbine yaptığı zarar kadar zarar yapamaz» (2). Ali'ye (radıyallahü anh) buyurdu: «İnsanları iki şey helâk etti: Hevâ ve isteklerine uymak ve övülmeyi sevmek» (3). Bu åfetten kurtulabilen, ün aramayan, taninmamaya ve bilinmemeye kanaat edendir. Nitekim Allahü Teâlâ, «Biz âhiret saadetini, yeryüzünde yükseklik ve makam istemeyenlere veririz» (4), buyuruyor. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu: «Cennet ehli, tozlu topraklı, saçı sakalı ka mış, eski elbi. seli olurlar. Kimse onlara kıymet vermez; sultanların sarayına gir. mek isteseler, içeri bırakmazlar; evlenmek isteseler, kimse onlara kız vermez; konuşsalar, kimse sözlerini dinlemez. Onların hakiki arzuları göğüslerinde coşar, kaynar. Eğer onların nurunu bütün insanlara taksim etseler, hepsine yetişir» (