Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kübra K.

Kübra K.
@kkuubbrraaa
Lisans
Antalya
15 okur puanı
Ekim 2023 tarihinde katıldı
“İlk bakışta zeki adamlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "Falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." Başka birisi: "Aa! olur şey değil; niçin acaba?" Ya da: "Falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti. Bir başkası üç yüz bin kazandı." İllallah bunlardan. Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.”
Reklam
“İçimde neler olduğunu hissetmiyor musunuz? Anlamıyor musunuz? Konuşmakta bile güçlük çekiyorum. Tam şuramda... Verin elinizi, tam şuramda bir şey, taş gibi ağır bir şey duruyor, derin bir acı duyuyormuşum gibi. Garip değil mi, acı da, sevinç de insanda aynı etkiyi yapıyor; soluğumuz kesiliyor, insanın ağlayası geliyor. Ağlasam belki rahatlarım; tıpkı büyük acılarda olduğu gibi.”
“Hayat bu, hayat. Kimi ölür, kimi doğar, kimi evlenir. Biz de boyuna yaşlanıyoruz. Değil yıllar, günler bile birbirine benzemiyor. Ne iştir bu. Keşke bugün tıpkı dün gibi dün de tıpkı yarın olsa, ne güzel olurdu. İnsan düşündükçe kötü oluyor.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Mesela deniz. Tanrı eksik etmesin ama bizden uzak olsun daha iyi. İnsana hüzün vermekten başka şeye yaramaz. Baktıkça ağlayacağınız gelir. Bu uçsuz bucaksız su kitlesi önünde ruh ezilip büzülür. Hiç değişmeden, alabildiğine uzayıp giden bu güzel manzarada yorulan göz, dinlenecek bir yer bulamaz.”
“Zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, sizinle ölçüyorum: onu gördüm, görmedim, göreceğim, görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek”
Reklam
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa Bil ki seni düşünüyorum Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, acil Örtün karanlıkları masmavi denizlerde Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde Bil ki seni bekliyorum Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar Bil ki seni istiyorum Gecelerden bir gece uyanırsan apansız Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse Bil ki seni seviyorum .
“Gelenler gidenlerin yerini alırdı . Çocuklar genç olurlar , evlenirler, çocukları olur ve böylece hayat bu dizgeye göre aralıksız ve tekdüze olaylar yinelenmesi olarak hissedilmeden, mezarda noktalanıncaya kadar sürerdi . “
Sayfa 124Kitabı okudu
“ Bu durumda endişelenecek , heyecanlanacak veya öğrenilecek ne vardı ki ? Varılacak nasıl bir hedefleri olacaktı ? Hiçbir şeye ihtiyaç duymuyorlardı. Yaşam durgun bir nehir gibi yanlarından akıp gidiyor , onlara yalnızca kenarında oturup , çağrılmadan gelen kaçınılmaz olayları izlemek kalıyordu .”
Sayfa 123Kitabı okudu
“Kimse onun için meraklanmayacak , öldüğüne acımayacak ya da sevinmeyecektir . Dostu da düşmanı da yoktur , ama epeyce tanıdığı vardır . Yalnızca cenaze töreni yoldan birinin ilgisini çekecek , bu kimliği meçhul kişiye saygı göstererek eğilecek , belki de meraklı olan kimileri ileri doğru koşup kim olduğuna bakacak , sonra da unutacaktır . “
Dilediğinizce deneyin . Düşmanlık ya da intikam alma duygularını uyandıramadığınız insanlar vardır . Onlara ne yaparsanız yapın , onlar size sokulup durmayı sürdürür . Fakat şunu da eklemek gerekir ki sevgilerini ölçülendirmek gerekirse onların ki hiçbir zaman en sıcak noktada olmaz . Bu insanlar herkesi sevdikleri için iyi diye düşünülseler bile , aslında hiç kimseyi sevmezler ve kötü olmadıkları için iyidirler. Eğer böyle birinin yanında bir dilenciye sadaka verecek olursanız o da bir kopek verecektir . Tam aksine dilenciyi azarlayıp , alay edip kovacak olursanız , o da aynısını yapar .
Reklam
Hırsızı,sürtüğü,dolandırılmış ahmağı yaz ama unutmaki onlarda insan. İnsanlık duygun nerede ? Salt kafanla yazmak istiyorsun! diye tısladı . Sence düşünceleri dillendirmek için yüreğe ihtiyaç yok mu ?Var . Onlar sadece sevgiyle verimli olabilirler. Düşeni kaldırmak için yardım elini uzat. Yıkılanlara acı gözyaşları dök, fakat onlarla eğlenme . Sev onları. Senin gibi canlı olduklarını unutma . Sanki senin bir parçanmış gibi ilgilen onlarla . Ancak o zaman seni okumayı kabullenebilirim dedi ve tekrar kanepenin üzerinde rahat bir konum alıp yattı. Hırsız ya da sürtüğü anlatıyor ama diye sürdürdü,- insanı unutuyorlar. Onu betimlemeyi beceremiyorlar. Bunda nasıl bir sanat, nasıl şiirsel bir ifade buluyorsun ? Günahı ve kötülüğü sergile ama lütfen , sergilediklerinin şiirle, sanatla bir ilintisi varmış gibi yapma. Yani sence çevredeki her şey sürekli bir karmaşa ve devinim halinde iken tek yapmamız gereken şey doğayı , gülleri , bülbülleri, dondurucu kışı ayazını tanımlamak mı olsun ? Bizim tek istediğimiz basit bir toplum fizyolojisi. Şarkılara ayıracak vaktimiz yok.
“Hayattan kaçamazsın , seni her yerde yakalar “
“Dünyada böyle asalaklar varsa bu benim suçum değil ya efendim , dedi saf bir hayretle . Onları ben yaratmadım değil mi ?
Modern dünya bizden hızlı davranmamızı istiyor. Zihinsel zaman hızlanırken duyguların zamanı kendi yavaş ritmi ile ilerliyor. Zihnin zamanı ile duyguların zamanı arasındaki yarık büyüyor. Görmezden gelinmiş, ihmal edilmiş, işlenmemiş duygular ise bir endişe nöbeti veya iç huzursuzluğu şeklinde bizi yokluyor.Bu endişeden kaçmak için daha çok hızlanıyor, hızlandıkça insanlığımızın dokusunu oluşturan duygularımızdan daha da uzağa düşüyoruz. Ve sonra, ileri yaşlardan geçmişimize baktığımızda kocaman bir boşluk görüyoruz , yapmak uğruna olmayı feda ettiğimiz,sevdiklerimizi yeterince sevmediğimiz,içimizde ifade edilmeyi bekleyen sözcükleri dillendirmediğimiz,sadece bize ait olan bir hikayeyi söze dökemediğimiz için, varoluşsal bir suçluluk hissine mağlup oluyoruz .
“Hayat bir çizgi değil” diyor bir Zen ustası , “ birbiri ardınca gelen şimdilerden ibaret.”
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.