"Ve bu yarım bilgi, bu yarım tecrübe, dedi, cehaletten daha tehlikelidir. Her şeyi bildiğini sanan yarım eğitimliler Madama Masson. Ama aslında hiçbir şey bilmezler ve daha azını anlarlar."
"Kasaba ,koloni halinde yaşayan bir hayvan gibidir.Kasabanin bir sinir sistemi bir başı omuzları ve ayakları öbür kasabalara hiç benzemeyen apayrı bir yaratıktır öyle ki Dünyada birbirine benzeyen iki kasaba bulamazsınız, kasabanın duyguları da bütünlük gösterir haberlerin kasaba sokaklarında nasıl yayıldığı kolayca çözümlenemeyecek bir kezdir sanki haber seyir tip onu yetiştirmeye can atan küçük oğlanlardan da çitlerden eğilip çağrışan kadınlardan da daha tez ayaklıdır.
Babamın tek bir ağaca, ağacın kendisine karşı verimli bağlantısını ve onu gerçek yahut sanatsal anlamda yetiştirme fikrini kısmen paylaşmıyor değilim. Ama benim sevgimin daha çok, ağaçlara, daha doğrusu onların kendi hallerine bırakıldıkları zaman oluşturduğu karmaşık doğa manzarasına yönelik olduğunu itiraf etmem gerek. O koloni halindeki organizmada, ağaçların yahut ormanın yeşil mercan resifınde, benim için yaşantı, macera, estetik beğeni, hatta gerçeği söyleyecek olursam her şey, yapraklardan oluşan o çatının ve dış duvarların ve bireyin ötesindedir.
Beni şaşırtan, yaşamın içindeki ölümün korkunç haksızlığı değildi. Tam tersine. Ne dereceye kadar yaşamın ölümün bir parçası olduğunu, ne dereceye kadar yaşamın küçük bir parantezden ibaret olduğunu anladım. Hiçlik okyanusunda küçük bir erteleme.
Çürümüş temeller üzerinde yükselmiş olsa da, ruhsal dengesinde bazı bozukluklar olsa da ve bu durumdan kurtulmak için boş yere gayret sarf etse de, bu hayat ritmine uzun süre dayananayacağını bilse de halinden memnundu.