Evet; tam öleceğimiz anda bütün insanlık, kronometre hesabıyla tabancayı beynine sıkıp hep birden can verse yine herkes yalnız, yapayalnız tek başına ölür.
Komünizm, eğer temelinin eşitlik olduğunu ve bütün in­sanların ihtiyaçları eşit biçimde tatmin edilmedikçe (ken­ dinde, ufak bir istem) cemaatin olamayacağını söylüyorsa, mükemmel bir toplumu değil, sadece esas olarak "içkin" (Jean-Luc Nancy'nin deyişiyle) insanlık tarafından ya­ratılmış şeffaf bir insanlık ilkesini varsayar: İnsanın insana içkinliği; bu aynı zamanda insanı mutlak anlamda içkin var­lık olarak belirler, çünkü insan tamamıyla eserdir, kendinin ve sonuçta her şeyin eseridir veya eseri olacak hale gel­melidir; onun tarafından biçim verilmemesi gerekecek hiçbir şey yoktur, der Herder, insanlıktan doğaya kadar (ve Tanrı 'ya kadar). Sonuçta, geriye bir şey kalmaz. En sağlıksız totalitarizmin görünüşte sağlıklı kökenidir bu.
Reklam
İnsan, yine her yerde birtakım putların esiri haline gelmiştir. Birtakım liderlere veya ekonomi kurallarına veya yönetimi demir pençesinde tutanlara veya şehvetin kırbacını sağlayanlara tapılmaktadır. Çağımızda, insanlık şu veya bu parlak sloganlar altında ezilmekte, her yanda kan akmakta, sefalet çağlamakta, insanlık kan yutmakta ve kusmaktadır. Batı doktrinlerinden hiçbiri ne kapitalizm, ne komünizm bir çare getirebilmektedir. Üstelik insanlığın trajedisini arttırmaktadır.
Dinde kader sadece bir itikat işidir; bir amel ve hareket mevzuu değil. Yani: "Kader böyle imiş." diye hiçbir fert fiilinin sorumluluğundan kurtulamaz veya hareketsizliğini mazur gösteremez.
Reklam
780 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.