Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Evlilik içi tecavüz kavramına ne Medeni Kanun ne de Ceza Kanunu’nun yer vermemesi de, devletin müdehale ve düzenleme hakkını kullanmamasını simgeler. Amaç erkek iktidarının korunmasıdır.
1924 Anayasası m.68
"Her Türk hür doğar, hür yaşar. Hürriyet başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir."
Sayfa 229 - Seçkin YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Biz yeni bir anayasadan önce yeni bir ruha muhtacız. O ruhla telif edilen bir anayasa milletle savaşmayacak, bizzat onun yolunu açacaktır.
İstiklal Savaşı sürecinde milletin etrafında kenetlediği Mukaddesat-ı İslâmiyye, milli bir anayasa hükmündeydi. Millet tabii anayasası olarak gördüğü Kur'an-ı Kerim'den ilham alarak zaferler kazandı, destanlar yazdı. Devrimlerle gelen ilk anayasa, "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu" ve onu takip eden hamlelerle millet adım adım ruh köklerinden uzaklaştırıldı. Öyle ki Birinci Dünya Harbi'nde yıkılan Almanlar ayağa kalktı, İkinci Dünya Savaşı'nda dünyaya meydan okudu. Yine yıkıldı, köklerine dönerek yine ayağa kalktı. Batı'dan araklanan kanun maddeleriyle oyalanan bu büyük millet ise ayağa kalkmak için mukaddesatı esas alınarak telif edilecek bir anayasa bekliyor.
Yazılı ya da sözlü, açık ya da gizli her milletin bir anayasası vardır. Anayasalar milletlerin mukaddesatına muvafık olursa kabul görür aksi halde sistemlerle gelir, sistemlerle giderler. Bu yüzden Sovyetler'in Türkistan'a ya da Doğu Avrupa ülkelerine dayattığı anayasa, çöküşüyle birlikte lağvedilmiştir.
Anayasa milletin imanî, fikrî ve tarihî değerlerinden neşet ettiyse devletlerin yıkılması onun vicdanlarda yaşamasına ve millet hayatında bekasına mani olmaz. İcbarî anayasalara mahkûm olan milletlerin iki türlü anayasası vardır: Birincisi, yürürlükte olan ve ancak ikrah altında varlığı kabul edilen anayasa, diğeri ise vicdanlarda yaşayan ve milletin varlık gayesini belirleyen kutsal metindir. Tarih boyu milletler inançlarının hulasası olan anayasalar ile kaim ve daim olmuştur.
Reklam
Anayasa
“1876’da Osmanlı İmparatorluğu’nun bir anayasası vardı, Rusya ve İran’ın yoktu; 1905’ten sonra ise hem Rusya’nın hem de İran’ın birer anayasaları oldu, ama bu kez Osmanlıların anayasası yoktu. Sonuçta bu Abdülhamid’in hatasıydı.”
Sayfa 164 - Timaş Yayınları
1876 Kanuni Esasi ve Hukuk devleti
“İmparatorluk yavaş yavaş bir “hukuk devleti”nin düzenleyici aygıtını oluşturmaya doğru ilerlediğinden, belki de en ciddi problem başka yerde aranmalıydı. En büyük sorun İslam ile laiklik arasındaki gerilim değil, bir “hukuk devleti” idealiyle otoriter rejim arasındaki uçurum da olabilirdi. Öyle ki bu otoriter rejim, ya insani sonuçlarını önemsemeksizin hukuku ilahlaştırıyor ya da kanun ve nizamnameleri kendini hukukun üzerinde gören bir iktidarın etki alanını genişletme aracı olarak kullanıyordu.”
Sayfa 95 - Timaş Yayınları
Kitlelerin inanç ve görüşlerine dolaylı yoldan tesir eden etkenler
"Halkların kaderlerine yön veren, hükümetler değil, söz konusu hakların nitelikleridir. Önceki eserimde kesin örneklere başvurarak saptamaya gayret ettiğim husus da budur. Dolayısıyla anayasalar üretmek de vakit harcamak, bilgisiz bir hatibin yapacağı türden boş bir iştir. Bilgece davranıp onlara iş görme imkanı tanırsak zorunluluklar ve zaman, anayasa hazırlama işini üstlenecektir."
Reklam
#madde138
"Yargı, tarafsız ve bağımsız olmalı." Her koşulda.
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 38'den - (Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md.) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 38'den - Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hak Arama Hürriyeti
Madde 36 – Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.