“Ayda bir adam var diye hatırlıyorum birden, hilalin üstünde oturur, piposunu içer ve hiçbir şeyle ilgilenmez. Sadece bazen tepeden üstümüze tükürür. Belki de haklıdır. Vardır bir bildiği.”
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Dar caddeli, yüksek binalı büyük şehirlerde ay ve yıldızlar üst rafa kaldırılmış eski çanak, çömlek gibidirler; pul ve akçe koleksiyonuna benzerler. Pek işsiz, eğlencesiz kalmalıyız, ruhumuzda bir bezginlik duymalıyız ki şöyle bir gözden geçirelim. Ay ancak tekerleşmeli, ışığıyla, köşe başında yolumuza serilmeli, gözlerimize dolmalı ki varlığını sezelim. Halbuki kırlarda onun nurunu biz ararız.
Ay şehirde sünepeleşir: Damlar üstünde ve bacalar ardında ürkek ürkek dolaşan, kimi vakit cılız ve aç, kimi vakit tok ve tembel bir ak kedidir. Kırda ise göğü kendisine malikâne, yıldızları da kul ve cariye yapmış bir derebeyi gibi kurumludur.