Sorun burada. Bilim adamları sadece mikroskoplarının ardındakilere bakarlar. Din adamları da sadece sayfadaki sözcüklere. Hiçbiri ağaçlara bakmaktan ormanı göremez.”
Dini ilimler ile pozitif bilimlerin beraberliğini savunması, o dönem için çok yeni bir fikirdir. Mektepler medreseyi küçük görüp çağdışılıkla suçlarken, medreseler de mektepleri dinden çıkmakla itham etmektedirler. İki cadde birbiriyle kopuk ve mücadele halindedir. Bu ikisinin birbirini tamamlaması gerektiği tezi, hiç düşünülmemiş ve uygulanmamış bir projedir. Yirminci asrın ihtiyaçlarına göre bir eğitim modelinin geliştirilmesi fikrini, Bediüzzaman'ın Van'da, vali İşkodralı Tahir Paşa'nın konağında ortaya atmıştır.
Maddi ve manevi aktarimlar sebebiyle genlerde potansiyel olarak bulunan "uyuyan" olumsuzluklarin aciga cikmasinin en buyuk engeli: iman ve islami metotlarin beyinde ve DNA da olusturdugu degisimlerdir.
Bilim ve dinin karşıtlığı hakkında saçma sapan pek çok şey yazılsa da aslında böyle bir karşıtlık yoktur. Tüm bu dünya dinlerinin telkin ve iş görü ile ilan ettikleri şey, açıklığa kavuşan tarihin ve menzili genişleyen bilimin, insanların tek bir evrensel kardeşliği oluşturduğu, tek bir ortak kökenden geldiği, münferit hayatlarının, millet ve ırklarının karışıp melezleştiği ve onca yıldız arasındaki bu küçük gezegende sonunda ortak bir yazgıya varana dek kaynaşmaya devam edeceği şeklindeki makul ve ispati mümkün bir gerçeği gösterdiğidir.
Bu kitap modern dünya'da Tanrı'ya olan inancın zayıfladığı bir dönemde insanların nasıl tepki verdiğini inceliyor. Strobel, bilimsel ve tarihsel kanıtlarla desteklediği argümanlarını sunuyor ve okuyucuları, düşünmeye teşvik ediyor herkesin bu konu hakkında farklı görüşleri, düşünceleri olabilir.
Kitap Tanrı'nın varlığına dair kanıtları tartışırken aynı zamanda insan doğasının karmaşıklığını ve dünya görüşlerinin çeşitliliğini'de vurguluyor. Düşüncelerimizi ve inançlarımızı sorgulamada ilginç bir okuma kitabı.