“Üç kardeşler, otururlar bir evde
Hiç benzemez birbirine üçü de.
Sen onları ayırt edeyim derken,
Dönüşürler çabucak birbirlerine.
Birincisi evde yoktur, gelecek.
İkincisi çıkmış gitmiş, dönmeyecek.
Üçüncüden en küçüğü evdedir.
O olmasa her ikisi ne edecek?
Bildiğimiz sadece üçüncüdür.
Çünkü birinci ikinciye dönüşmüştür.
Sen tam onu görüyorum derken,
Bakarsın ki, Kardeşi görünmüştür.
Söyle şimdi: üçü tek bir kişi mi?
Yoksa iki ya da hiçbir kişi mi?
Adlarını bana sayabilirsin.
Üç kudretli hükümdarı bilirsin,
Bir ülkeye üçü birden hükmeder.
Ülke ile bütünleşip bir eder.”
“Üç katlı bir ev var, evin her katında sekiz pencere var. Damda iki çatı penceresi, iki de baca var. Her katta iki kiracı oturuyor. Peki, söyleyin bakalım, kapıcının annesi hangi yıl öldü?”