Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Beslenmede perhiz bedenimizi, insanlarla ilişkide perhiz ise zihnimizi sağlıklı tutar.
Sayfa 183Kitabı okudu
Herkesin sosyalliği kendi entelektüel değeriyle ters orantılıdır ve <O çok asosyaldir> demek, adeta <O , büyük özellikleri olan bir adamdır> demekle aynı şeydir .
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
İnsanlığın sürü psikolojisi. Hepsine çekilmez gelen kendi varlıklarının tekdüzeliğidir: Her aptallık kendinden bıkmanın sıkıntısını çeker: - ancak bir araya gelince bir şeydirler; - tıpkı kornocular gibi. Oysa zeki bir insan, tek başına konser veren bir virtüöz ya da piyano gibidir. Çünkü onun da tek başına bir orkestra olması gibi, zeki insan da kendi başına küçük bir dünyadır ve başkalarının ancak ortak etkileşimle oluşturduğu şeyi, tek bilincin bütünlüğünde canlandırır. Piyano gibi , senfoninin bir parçası değildir, soloya ve yalnızlığa uygundur: Senfoniyle birlikte çalması gerektiğinde, tıpkı piyano gibi sadece ana ses olarak eşlik eder; ya da vokal müzikteki gibi ancak ton verir; tıpkı piyano gibi. - Bu arada, toplumu seven kişi bu benzetmeden ilişki kurduğu kişilerdeki nitelik eksikliğinin, nicelikle bir ölçüde giderilmesi gerektiğine dair genel bir hükme varabilir. Bir tek zeki insanla ilişki ona yetebilir; ama alışıldık türden başkasını bulamıyorsa, o zaman bu kişilerden fazlaca bulunması iyidir, böylece çeşitliliğin ortak etkileşiminden -yukarıdaki korno müziği benzetmesine göre- bir şeyler ortaya çıkabilir.Tanrı ona sabır versin.
Sayfa 181Kitabı okudu
Kötülükleri hafifletmenin yolu onlara ortaklaşa katlanmaktır. Can sıkıntısı da insanlara bu kötülüklerden biri olarak görünür; bu nedenle can sıkıntısını ortaklaşa yaşamak üzere bir araya gelirler. Yaşama sevincinin temelinde ölüm korkusunun olması gibi, insanların sosyalleşme dürtüsü de aslında doğrudan bir dürtü değildir; çünkü sosyallik sevgisine değil, yalnızlık korkusuna dayanır ve burada aranan aslında diğer insanların hossohbet varlığı değil, daha çok yalnız olmanın bunaltıcı sıkıntısından, yanı sıra bilincin tekdüzeliğinden kaçmaktır. Bundan kurtulmak için kötü toplumlarla yetinmek zorunda kalınır ve hepsi gibi onun da zorunlu olarak beraberinde getirdiği eziyet ve baskıya göz yumulur.
Sayfa 179Kitabı okudu
Can Sıkıntısı
"Can sıkıntısı, hiçbir inanç adına yaşamayıp hiçbir inanç adına ölmeyenlerin çektikleri azabın adıdır."
Sayfa 148 - Metis
Geceleri en çok neyden korkarsınız? 🤭🤭
Reklam
Huzur, anlayış, hoşgörü. Tanıdık mı bilmem de.
Yani canımın en sıkkın anında, kendimden bile sıyrılma çabasındayken, hedef tahtanız değilim. Gergin yay gibi sinirlerimin üzerinde çifte telli oynama zamanı da değil! Yorum kapatmıyorum ya hani, üslubu düzgün yorum yapanı da cevaplarım. Selamı nasıl verirseniz, cevabımı da öyle alırsınız! İzin verin de iki huzur bulalım. Bari birini bulayım, sonra ikincisini bulursam size armağan edeyim. Hafız mıyım ben? Google amca'ya sor. Git imama sor. Hafıza sor. Yok illa bana soracaksan, önce soruyu doğru sor! Öyle yorum yapıp silmekle de ne beni, ne de kendini yor!
Michael Ende
"Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez ve kurur gider. Üstelik bu isteksizlik geçici değildir, hatta giderek de artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. İnsan kendinden hoşlanmaz, sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünyaya yabancılaşmış ve hiç kimse onu artık ilgilendirmez olmuştur. Ne kızgınlık duyar ne de hayranlık. Ne sevinmesini bilir ne de üzülmesini. Gülmeyi de ağlamayı da unutmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilmiştir. Artık hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur. Geriye dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle ve nefretle çevresine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince, buna ölümcül can sıkıntısı denir."
371 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.