Yeterli değişimi elde ettiğimizi sandığımız noktada çakılıp kaldığımızda zamanın durduğunu sanmak gibi aptalca bir yanılgıya kapılıyoruz. Oysa her saniye çok şey değişmeye devam ediyor. Basit bir örnek olarak; konsoldaki vazoyu çok severek almış olsanız da aradan zaman geçtikten sonra artık gözünüze hoş gelmeyebilir. Çakılıp kaldığımızda bunca zaman inandıklarımızı çöpe atıp ‘madem vazodan hoşlanmayacaktım niye aldım’ diyebiliyoruz. Hem her şeyi bildiğine inanan hem de inandığı her şeyi tek seferde çöpe atan bir varlık olarak insan; yanılgıya düştüğünde bir şekilde kendi yargısıyla baş başa kalıyor. Bir şekilde çevreden öğrendiğimiz yargılarla. Oysa değişim sonu gelmez bir süreçtir. Kalıplaşmış ve artık anlamını anlamadığımız cümlelerden biri olan; ‘öğrenmenin yaşı yoktur’u kendimizce revize edebiliriz. Değişerek öğrenmenin ve öğrenerek değişmenin bir sonu yoktur. Bunun adı yaşamdır.
Rânâ Ece
Fark etmenin, değişmenin ve güvenlik alanımız için yeni bir bilgiyi normalleştirmenin hemen gerçekleşmeyen bir süreç olduğu muhakkak.
"Neden karşımdaki değişmiyor?" "Onca uğraşa rağmen neden değişemiyorum?" diye düşünenler varsa, bunun alışılmış ve sonucu bilinen eylemlerimizden kaynaklandığını söylemeliyim.
Ancak özgür ruhlar değişime açıktır, değişimle gelen bedelleri göze alır, güzelliklerin tadını çıkarır.
•
Genç insan! Eğer benim bu hatıralarım eline geçecek olursa en iyi ve en kalıcı değişikliklerin aslında geleneklerin hiçbir zorlama, sarsıntı olmadan değişmesinden kaynaklanan değişiklikler olduğunu hatırla.
•
Hiçbir zaman başkalarını değiştirmeye çalışmayın. Bir insan eğer buna (kendi) karar verirse değişebilir. Eğer değişim arzusu bir başkasından geliyorsa, olasılıkla tam tersi bir sonuç elde edilecektir.