Eve çok mutlu. Çünkü Summerset tatile çıkacak. Peki bu mutluluk uzun sürecek mi? Tabiki de HAYIR... Bu sırada genç bir kız öldürülür ,Eve bunun ve takip eden cinayetlerin peşine düşer. Hayatındaki hareketlilik bununla eksik kalmaz. Roarke geçmişi ile ilgili bilinmezliklerin kucağına düşerken çevresindekileri de kendinden uzaklaştırır. Eve evlilik hayatında ki bu çatırdamalarla da başa çıkmanın yolunu aramaktadır.
Serinin kişilikler bakımından en ilginç kitabı bence. Roarke ve Eve'in farklı taraflarını göz önüne çıkarıyor. Eve halen yeni ilişkilerinin şaşkınlığını yaşasada bunları daha kabullenir durumda. Mesela Nadine ile aralarında ki konuşmada bunu görüyoruz. "Senden arkadaşım olmanı falan istememiştim. Ama işler öyle gelişti. Şimdi bu gerçekle yaşamak zorundasın." diyecek kadar sahiplenici bir Eve var artık.
Kitabın polisiye kısmı gayet güzeldi. Eve'in kitabın sonunda katil için hissettikleri de ilginçti. Trueheart neredeyse ipin ucundan döndü. Roarke'ın geçmişi ile yüzleşmesi ve bu sırada Eve ile yaşadıklarına da ayrı bir parantez açmalı. Özellikle Eve'in herşeyi bırakıp Roarke'ın yanına gitmesi okurken bayram havası yaşattı. Fakat Roarke'in bazı sözleri Eve'i derinden üzdü.
“Sana bir şey söylemek istiyorum. Bana bakar mısın Eve?”
Roarke, Eve ona dönene kadar bekledi. “O silahı takıp evden çıktın her gün gurur ve dehşet arasında gidip geliyorum. Her seferinde. Ama başka türlüsünü istemezdim Eve. Başka türlüsünü asla istemezdim, çünkü o zaman sen olduğun kişi olmazdın.”
“Bir polisle evli olmak kolay bir şey değil. Sen iyi iş çıkarıyorsun.”
“Teşekkürler.” Roarke tekrar gülümsedi. “Sen de eski bir suçu ile evli olmak konusunda fena değilsin.”
“Yaşasın biz.”