Fedakârlık, sevginin derinliğini ölçen bir terazidir. Bir ilişkide yapılan her Fedakârlık, sevdiğimiz kişiye duyduğumuz bağlılığın bir göstergesidir. Ama bu terazinin bir kefesi ağır basarsa, o ince denge bozulur ve iki kalbin arasında görünmez bir mesafe oluşur.
Sonuç olarak evlilikte, Fedakârlık değerli ve anlamlıdır, ama sadece dengede kaldığında. Aksi taktirde, sevgi dolu bir birliktelik yerini ağır ve sessiz bir yük taşıyan yüreğe bırakır.
"Fedakârlık; değersiz şeyleri reddetmek değil, değerli şeyleri reddetmektir. İyinin hatırı için kötüyü reddetmeye fedakarlık denmez; kötünün hatırı için iyiyi reddetmektir fedakarlık. ‘Fedakârlık’ değer verdiğiniz bir şeyi, değer vermediğiniz bir şey için reddetmektir."
Dickens, eserdeki dramatik çatışmalar, çarpıcı karakterler ve derin mesajlarla okurlarını insanlık hallerinin evrensel yüzleriyle yüzleştiriyor. Adalet, fedakarlık, toplumsal değişim, umut ve umutsuzluk gibi temalar, hem bireysel hem de kolektif düzeyde insanları etkileyen en temel sorunlar. Dickens, insan ruhunun karanlık ve aydınlık yanlarını arayarak, okuyucularına en derin ahlaki soruları soruyor. Devrimin ateşi, her iki şehrin ve her bir karakterin kaderini belirlerken, nihayetinde öne çıkan tek şey: İnsanlık. İki Şehrin Hikâyesi, bir devrimin gücünü, tarihin akışını ve bireylerin öykülerini cesurca birleştirerek zaman ve mekan ötesi bir başyapıt olarak edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmıştır.
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368bin okunma
"Tüm o eksantrikliğinin altında son derece diğerkam bir insan oluşuydu ki, bu yalnızca kadınlara has bir özellikti; bu tip kadınlar, yitip giden gençliğin, hiç sahip olmadıkları güzelliğin, yakalama şansı elde edemedikleri başarıların, kasvetli yaşamlarında barınma imkanı bulamayan parlak umutların yerine saf bir sevgi ve adanmışlığı koyar, kendilerini sevdiklerine kul köle ederlerdi."