Sait Faik Abasıyanık'a uygulayarak, şiiri S. Faik'e ayarlayarak vardı sanıyorum. (Kitabında ona bir ağıt yakmak haktanırlığını da unutmadığını belirtelim). Sonra, bir dünya görüşünün borazancılığını yapmamış, belki onu çok uzaktan hatırlatan, bir karınca platformunda insana ve tabiatla ilişkilerine bakmıştır..."
Turgut Uyar bu hayata bir sıfat katıp (kişi) de paylaşıyorlar. Biri "hayat"ı varoluş problemi bakımından didikliyor (T. Uyar), öteki insanlararası çatışma ya da sevişme yönünden (C. Süreya). Yâni birinde insan tabiatın ortasında, öbüründe insan insanın yanında. her ikisini n şiiri de müşahhaslaştırma oluyor...
İlhan Berk, kim ne derse desin, ikinci yeninin önderi. En soyutçusu, en dilcisi, en ülkücüsü, en toplumcusu, en gerçekçisi, en düşçüsü, en yabancısı, en yerlisi; kısaca bu şiirde, "en" kelimesini kullanmak gereken her durumda İlhan berk geliyor aklıma..."
Orhan Veli Kanık ve arkadaşlarının akımı, çeşitli sapışlarla eskir, hattâ
Attila İlhan şiiriyle kapanan, bütünlenen bir dünya olup onu da hızla eskitirken yeni bir şiir doğdu. Bu şiirin vaftiz adı: İkinci Yeni. Ben, bu şiire, "Yeni gerçekçi şiir) diyorum. Orhan Veli şiiri, şiirimizin gerçekçi (realist) akımıydı; bu akım ise, yeni gerçekçi (neorealist) akım. Orhan veli ve arkadaşlarının şiiri, yeni şiir ise, bu yeni şiir için yeninin yenisi, ikinci yeni demek demek kadar doğru ne ola?!.
Orhan Veli Kanık ve arkadaşlarının şiirinde hüküm, basit, realizmde. Şiir, yaşamak için yaşanan, harcanan vakitlerin, ek vakitlerin haberini verir ve hesabını ister. Bozuk ülkenize bakış; bu, kısaca anlatır şiiri. Sonraları
Melih Cevdet Anday, işi bir çağrıya dökecek, "düzeltici" bir şiir kurmaya çalışacak.
Metin Eloğlu, bozuk dünyamıza, o mükemmel dünyalarının parmaklıklarına dayanarak gülecek! En güçlüleri
Oktay Rifat ise en bozguna uğrayanı olacak bu şirazesi kopuk şairlerin (şiraze Orhan Veli'ydi)..."
Orhan Veli Kanık akımı günlük çırpınışların şiiriydi, bu şiir (yeni gerçekçi akım) ise hayatı, gerçek hayatı cevheriyle görmeye, yakalamağa çalışıyor.
Attila İlhan gibi yeni bir hayat engeline kendini bırakmamış, hayatın esiri olmamış, klâsik şiirimiz gibi hayatı çevreleyenin üstüne kapamamış kendini, peşin hükümleri olmaksızın, hayatı sağlamak için ek hayatı ihmal ederek, hayatı, âlemdeki yerini unutmayan, hesaba katan bir gözle yalnız hayatı inceliyor. Bu şiire göre her şey insanla başlar ve biter. (Mutlak) yoktur, hiç olmazsa şimdilik bunun üzerinde durulmamalıdır..."