Google'da başarının esasen kullanıcıları "meşgul etmek" yani ilgilerini canlı tutmak üzerinden ölçüldüğünü öğrenmiş hemen bu da ürün başında geçirilen dakikalar ve saatler olarak tanımlanıyormuş. Kullanıcı ne kadar uzun süre meşgul edilirse o kadar iyi. Bunun basit bir nedeni var. İnsanların telefonlarına baktığı süre arttıkça gördükleri reklam sayısı ve böylece Google'ın kazandığı para da artıyor
Sosyal medyadan kaptığımız mesajın ne olduğunu ve basılı kitaplardan kaptığımız mesajdan ne farkı olduğunu düşündürdü bunlar bana. Önce Twitter'ı düşündüm. Twitter'a giriş yaptığınızda -Donald Trump da olsanız, Bernie Sanders da olsanız, Bubba the Love Sponge da olsanız- o mecra üstünden aldığınız ve takipçilerinize gönderdiğiniz bir mesaj oluyor. Ne gibi bir mesaj bu? Birincisi: Hiçbir şeye uzun süre odaklanmamalısın. Dünya 280 karakterden oluşan kısa, basit ifadelerle anlaşılabilir ve anlaşılmalı. İkincisi: Dünya çok çabuk yorumlanmalı ve anlaşılmalı. Üçüncüsü: İnsanların hemen seninle hemfikir olmasından, kullandığın kısa, basit, hızlı ifadelere alkış tutmasından daha önemli bir şey yok. Başarılı ifade bir sürü insanın hemen alkış tuttuğu, başarısız ifade ise insanların görmezden geldiği ya da ayıpladığı bir ifade. Tweet atarken, daha herhangi bir şey söylemeden önce, bu üç öncüle katıldığınızı söylemiş oluyorsunuz bir düzeyde. Bu gözlükleri takıp dünyaya öyle bakmaya başlıyorsunuz
Kamuoyu araştırma şirketi Gallup'ın verilerine göre, yılda tek bir kitap bile okumayan Amerikalıların oranı 1978 ile 2014 arasında üç katına çıkmış.Amerikalıların yaklaşık yüzde 57'si tipik bir yılda tek bir kitap bile okumuyor şu an. Hatta 2017 yılına gelindiğinde ortalama bir Amerikalı günde 17 dakikasını kitap okumaya ayırırken,5,4 saatini telefon başında geçirmeye başlamış.4 Girift edebi kurmacalar bilhassa ağır bir darbe almış. Modern tarihte ilk defa Amerikalıların yarısından azı zevk için edebiyat kitapları okuyor bugün.
Kanıtlara göre, görevler arasında geçiş yapmaya çok fazla zaman harcadığınızda yavaşlıyorsunuz, daha çok hata yapıyorsunuz, yaratıcılığınız azalıyor ve yaptıklarınızın daha azını hatırlıyorsunuz.
Proust’u her zaman büyüleyen yan, insanların ikilikleri, çoğullukları olmuştur. Kadın-erkekler de, bu nedenle Proust’a daha zengin, daha karmaşık, daha ikircikli, dolayısıyla incelemesi daha çekici gelmiştir.
"Süratin insana çok iyi hissettiren bir tarafı var. Buna bu kadar gömülmüş hissetmemizin bir nedeni harika bir şey olması, değil mi? Bütün dünyayla bağlantı içinde olduğunuzu, herhangi bir konuda olup biten her şeyi öğrenebileceğinizi hissediyorsunuz." Gelgelelim maruz kaldığımız enformasyon miktarında ve bu enformasyonun geliş hızında meydana gelen muazzam artışın bir bedeli olmadığını söylüyoruz kendimize. Bu bir yanılgı: "Çok yorucu hale geliyor." Daha
önemlisi, "her türlü boyutuyla derinliği feda ediyoruz," diyor Sune. "Derinlik için zaman gerekiyor. Derinlemesine düşünmek gerekiyor. Her şeye yetişmeniz, her dakika e-posta göndermeniz gerektiğinde derinliğe ulaşacak zamanınız olmuyor. İlişkilerde derinlik için de zaman gerekiyor. Enerji gerekiyor. Uzun zaman aralıkları gerekiyor. Kendinizi adamanız gerekiyor. Dikkat göstermeniz gerekiyor, değil mi? Derinlik gerektiren her şey zarar görüyor. Yüzeye doğru çekilip duruyoruz."
Günümüz İslam dünyasında geçerli olan zindanlara bir bakalım .
Din ve mezhep Algıları
Peygamber algısı
Sahabe ve ilk dönem müslümanlığı algısı.
Tarihte yığınla üretilen din Algıları
Kuran'a kuran'da bulunmayan vasıfları yükleyerek ve onun bize vermediği/veremeyeceği şeyleri Kuran'dan talep ederek ürettiğimiz ilahi kitap algısı
Lider kültü
Cemaat ve tarikatlar
Tüm bunlar hem düşünmeyi,hemde özgür bir kul iradesi ile doğru kararlar vermeyi engelleyen birer Zindan değilmi dir ????