Karanlığın istediği buydu.
Karanlık böyleydi işte. Tarif edilemez ve kaçınılamaz bir şekilde insanın içine işliyordu. İnsan nihayet onun bir parçası olana dek o, insanın bir parçası oluyordu.
Külden dünyama, benden daha fazla kül istememesi için yalvardim... Yenilgime sarıldım,kaybıma sarıldım, acıma sarıldım.
Yaralarıma sarıldım, utançlarıma, korkularıma...
Affedemediklerime,affedilemediklerime sarıldım.
Her rüyama,her kâbusuma, her düşüme ve her düş kırıklığıma sarıldım.
Burası önceden çiçeklerle doluydu.Çiçekler umuttu,düştü.Sanki hayallerimin ormanı yanmış ve geriye kocaman bir kül bataklığı kalmıştı. Küller benim karanlığımdı ve ben o gün karanlığıma sarıldım...