Ana
*
- Emmioğlunun kızanı söyledi, oturduğun odada bir alay kitap, kâğıt varmış. Ne demekmiş bu, söylesene bakayım.? Okuma öğrendiğini, parayı da bu yüzden kazandığını dememiştin bana.?
Delikanlı hem yürüyor, hem de şarkı söylüyordu. Güzel bir sesi vardı, sırası düştükçe, bu sesi ve marifetini göstermeye bakardı. Cevap vermek için, türküsünü kesti:
- Eh işte, şöyle böyle, bir şeyler öğrendik ana.. dedi.
Kadın gıcılayınca da, kaçamaklı bir karşılık verdi:
- Şimdilik sorma daha anam. Vakti saati gelince her şeyi öğreneceksin. Demin ne söylüyordum, biliyor musun.? O çalıştığım odada, hep bir ağızdan okuduğumuz marşı söylüyordum. Bir gün kurtuluş saati gelip çatacak. Ondan sonra artık ne zengin, ne fakir kalacak, hepimiz eş olacağız anam, hepimiz eş.!
Kadıncağız ömründe hiç bu kadar acayip laflar duymamıştı. Kimin zengin veya fakir olacağına karışmak, insanların haddi miydi.? Emir büyük yerden, herkes nasibine boyun eğerdi. (Sayfa: 203)
"Devlet, sınıf karşıtlıklarının uzlaşmazlığının bir ürünü ve yansımasıdır. Devlet, sınıf karşıtlıklarının uzlaşması nesnel olarak mümkün olmadığı anda, yerde ve ölçüde ortaya çıkar. Tersinden söylersek, devletin varlığı, sınıf karşıtlıklarının uzlaşmazlığını kanıtlar. "
Ne o? Hep halktan yana. Ne o, fakirlerden para almıyor, ne o, boş vakitlerinde de durmadan okuyor yazıyor, ya o dağ tepe dolaşmalar, köylere gitmeler, köylülerle canciğer konuşmalar, sümüklü çocukları sanki babasının oğlu imiş gibi sevmeler, kimi görse merhaba. Elbette bunda bir iş var. Babasının hay-ına mı köy köy dolaşıyor, insanlara yakınlık gösteriyor, ço-cukları seviyor. Öyle mi sanıyorsun? Numara... Hep numara. O zararlı düşüncelerini yaymak için sokuluyor halkın içi-ne. Ne olacak komünist...
Kemalizm, Komünistleri hayalperest olarak görüyor, fakat bir nevi yola gelmek ve rejimle bütünleşmeye yanaştıkları zaman fırsat veriyor ve dışlamıyordu.