"Ben neyim ben? Cemâlinin heybetinden hevesle geçmiştim de celâlinin fırtınası yolumda patlayınca, dibe vurmuştum. İkisinin aynı şey olduğunu anlayamayacak, anlasam da belli ki taşıyamayacak denli hamdım ben. Cemâlinin yansımasını gördüğümde "Daha yok mu" dediğim hikâyemde celâlinin yansımasını gördüğümde ancak "Yeter ne olur" diyebilenlerden olduğum için kaybedenlerden olan ben."
Ben gelmeseydim sadece Mevlâna Konya’da bilinen bir ışık olacaktı, sadece bu çorak topraklarda akan bir nehir. Ben maşukumu cihan duyuracağım. Okyanuslaştıracağım. İnsanlar şu hâldeki Mevlâna’dan memnundu. Ama Mevlâ memnun değildi Mevlâna’dan.