m

Mimarlık Felsefe

Geçen asrın ortasından itibaren sanayileşmenin getirdiği felaketi konut şartları ile aşmak isterken, yeşilliği, tabiatı düşünmeden, tabiata uygun olmayan vahşi mahalleler meydana getirdik.
Sayfa 148 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Yanlış rengin bir dokunuşu bütün odayı değiştirirdi. Böyle şeyler bir yere kibarlık katar.
Reklam
bu tartışmalar için üniversiteye ışınlansam keşke
İşte bu yüzden, mesleğimizin yapısından gelen önemi, bizim yoklukla meşgul olmamız gibi felsefi bir gerçeğe dayanıyor. Bizler, fiziksel varlıkların içinde hareket edebileceği boşluklar yaratıyoruz. İnsan olarak, bu boşlukları rahatlığa adıyoruz. Boşluk demekle, genelde oda olarak bilinen şeylerden söz ediyorum. Böyle olunca, bizi duvarlar ören
Senin evinin saptayıcı amacı, evin kendisi. Ötekilerin ki ise seyirciler.
"Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne, Howard?" Roark da ona, "Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor," diyordu. "Ama o da insandaki kadar seyrek oluyor." "Ne bakıma?" "Eh, bir bak şuna. Her parçasının orada varoluş nedeni, ev ona ihtiyaç duyuyor
Mimarlığın sanatlar arasında gerçekten en büyüğü olduğunu söylüyor, nedeninin de anonim bir sanat oluşuna dayandığını ileri sürüyordu. Tüm büyüklükler gibi. Dünyada pek çok ünlü binalar olduğunu, fakat pek azının yaratıcısının bilindiğini, bunun da zaten böyle olması gerektiğini, çünkü bir tek insanın hiçbir zaman önemli bir şey yaratmış olmadığını söylüyordu. Mimarlıkta olsun, başka alanlarda olsun, bu hep böyleydi. Adı baki kalan birkaç mimar, aslında birer sahtekârdan başka bir şey değildi, onlar insanların şanını çalmışlardı ... Bazıları nasıl insanların servetini çalıyorsa, tıpkı öyle. "Eski bir anıtın görkemini seyrederken o başarıyı bir tek kişiye yorumluyorsak, ruhsal bir zimmet suçu işliyoruz demektir," diyordu. "Çünkü bilinmeyen ve anılmayan sayısız sanatçıların o kişiden önce gelip geçtiğini, geçmiş çağların karanlığına gömülüp gittiğini, sanatlarını tevazu içinde çalışarak ortaya koyduklarını (çünkü kahramanlık her zaman tevazu doludur), her birinin kendi çağına ait ortak hazineye kendince katkıda bulunduğunu unutuyoruz. Büyük bir bina, şu ya da bu dâhi tarafından bireysel olarak yaratılmış değildir. Yalnızca tüm insanların ruhunun bir yoğunlaşmasıdır."
Bugün Türkiye’deki mimarî çevremiz, insanlık tarihinde benzeri olmayan, kültürel bir kirlilik içindedir.
Sayfa 87 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Reklam
"Ha, Keating, evimin çirkin olmasını istiyorum. Olağanüstü çirkin. New York'un en çirkin evi benimki olsun istiyorum." "En ... çirkin mi, Bayan Cook?" "Tatlım, güzellik öyle harcıâlem ki!" "Evet, ama ... ama ben... şey, kendime böyle bir şey yapmak için nasıl izin vereceğimi düşü ..." "Keating, cesaretin nerede senin? Arasıra yüce bir jest yapamaz mısın? Hepsi güzelliği elde etmek için habire çalışıyor, mücadele ediyor, acı çekiyor, birbirini güzellik açısından alt etmeye uğraşıyor. Biz hepsini bir çırpıda geçelim! Tanrı oluverelim. Çirkin olalım."
Hiçbir gecekondu, yaptığımız apartmanlar kadar şehrimizi çirkinleştirmiyor.
Sayfa 84 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Bugün dünyada en güzel konutlar Japonya’da inşa ediliyor. Hepsi birer mimarlık şaheseri. Takriben bunların %90-95’i Japon kalfalar tarafından yapılıyor. Bu insanlar sanatçı filan olmak iddiasında değiller. Yaptıkları binaların üzerinde isimleri yok. Yaptıkları evler sanat eseri olarak gazetelerde, mecmualarda yayımlanmıyor. Bu yönleriyle Osmanlı kalfalarına benziyorlar. Cumhuriyet’in temellerini sarstığı şey, işte bu zihniyettir
Sayfa 45 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
dev beton yığınları içerisinde sorumluluk duygusundan yoksun olarak yaşayan insan nesilleri dünyayı çirkinleştiriyorlar. Tabiatın, ağacın, çiçeğin güzelliğine erişme imkânı kalmıyor. Çocuğun tabiatla ilişkisi kopuyor. Yaşlının bu güzelliği tadarak ömrünü tamamlama fırsatı yok ediliyor.
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.