Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Mimarlığın sanatlar arasında gerçekten en büyüğü olduğunu söylüyor, nedeninin de anonim bir sanat oluşuna dayandığını ileri sürüyordu. Tüm büyüklükler gibi. Dünyada pek çok ünlü binalar olduğunu, fakat pek azının yaratıcısının bilindiğini, bunun da zaten böyle olması gerektiğini, çünkü bir tek insanın hiçbir zaman önemli bir şey yaratmış olmadığını söylüyordu. Mimarlıkta olsun, başka alanlarda olsun, bu hep böyleydi. Adı baki kalan birkaç mimar, aslında birer sahtekârdan başka bir şey değildi, onlar insanların şanını çalmışlardı ... Bazıları nasıl insanların servetini çalıyorsa, tıpkı öyle. "Eski bir anıtın görkemini seyrederken o başarıyı bir tek kişiye yorumluyorsak, ruhsal bir zimmet suçu işliyoruz demektir," diyordu. "Çünkü bilinmeyen ve anılmayan sayısız sanatçıların o kişiden önce gelip geçtiğini, geçmiş çağların karanlığına gömülüp gittiğini, sanatlarını tevazu içinde çalışarak ortaya koyduklarını (çünkü kahramanlık her zaman tevazu doludur), her birinin kendi çağına ait ortak hazineye kendince katkıda bulunduğunu unutuyoruz. Büyük bir bina, şu ya da bu dâhi tarafından bireysel olarak yaratılmış değildir. Yalnızca tüm insanların ruhunun bir yoğunlaşmasıdır."
Senin evinin saptayıcı amacı, evin kendisi. Ötekilerin ki ise seyirciler.
"Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne, Howard?" Roark da ona, "Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor," diyordu. "Ama o da insandaki kadar seyrek oluyor." "Ne bakıma?" "Eh, bir bak şuna. Her parçasının orada varoluş nedeni, ev ona ihtiyaç duyuyor
Reklam
"İfade ... ama neyin ifadesi? Parthenon o eski ahşap atasının hizmet ettiği amaca hizmet etmiyordu ki! Bir havaalanı terminali de Parthenon'un hizmet ettiği amaca hizmet etmez. Her biçimin kendi ayrı anlamı vardır. Her insan kendi anlamını, biçimini ve amacını yaratır. Başkalarının neler yaptığı neden bu kadar önemli oluyor? Sırf kendinizin değil diye neden kutsal sayılıyor? Neden sizin dışınızdaki herkes haklı oluyor da bir tek siz olamıyorsunuz? Neden başkalarının sayısı, gerçeğin yerini alabiliyor? Gerçek neden yalnızca bir aritmetik meselesi oluyor... onda da yalnızca toplama işlemi oluyor? Neden her şey eğilip bükülüp mantık dışına çıkarılarak başka şeylere uydurulmaya çalışılıyor? Bir nedeni olmalı. Bilmiyorum. Hiçbir zaman bilemedim. Anlamak isterdim."
"Anlamıyor musunuz?" dedi Roark ona. "Sizin dikmek istediğiniz anıt, kendiniz için değil. Kendi hayatınızın ve kendi başarılarınızın anıtı değil. Başkalarına dikiyorsunuz onu. O insanların sizden üstün oluşuna dikiyorsunuz. O üstünlüğe meydan okumak yerine, onu ölümsüzleştiriyorsunuz. Üstünüzden silkip atmıyorsunuz da, ebedi olarak boy göstersin istiyorsunuz. Kendinizi ömrünüzün sonuna kadar o ödünç alınmış form içine gömünce mutlu olabilecek misiniz? Yoksa bir kerecik kendinizi kurtarıp, yeni evinizi, kendi evinizi yaparsanız mı mutlu olursunuz? Sizin istediğiniz Randolph Malikânesi değil. Onun temsil ettiği şeyi istiyorsunuz siz. Oysa onun temsil ettiği şey, sizin ömrünüz boyunca mücadele ettiğiniz şeyin aynısı."
"Bakma bana öyle! Başka bir tarafa baksan olmaz mı? Neden karar verdin mimar olmaya?" "O sıra nedenini bilmiyordum. Ama aslında. Tanrıya hiçbir zaman inanmadığım için." "Saçmalama. Akla uygun bir şey söyle." "Çünkü bu dünyayı seviyorum. Tek sevdiğim o. Üstüne konulmuş olan şekilleri sevmiyorum. Onları değiştirmek istiyorum." "Kimin için?" "Kendim için."
153 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Eleştiriye Açık-Düşünce İstemi
Mimarlık ve Felsefe, Dücane Cündioğlu'nun kaleme aldığı bu eser, farklı bir pencere sunuyor. Bildiklerim üzerine tartışma yapmamı sağlayan bir dil ve üslup ile karşılaştım. Ki onun da tam olarak istediğinin en azından kendimce bu olduğunu düşündüm. Ey talib, düşün diyor. Estetiği, kaygıyı, gözle görünen ve aradığını düşün. Bu zamana kadar bildiklerini unutmadan üstüne ekleyerek benim dile getirdiklerimi de düşün diyor. Dile getirilmeyen konulara, araştırılmayan tartışılmayan konulara değiniyor belki de. Kitaba başlarken kafamda kurduğum taslak bir senaryo vardı, mesleki açıdan okuyacağımı düşündüğüm. Ancak pek çok kesime hitap eden bir akış var. Halkın düşünmesi, akletmesi gereken hususlar içeriyor. Eleştirel yanları da yok değil ancak onun eleştirdiği kişi ve olaylar kadar, kendinin de eleştirileceğinin bilincinde kaleme aldığı yazıtı olumlu yanlarını hissederek tamamladım.
Dücane Cündioğlu
Dücane Cündioğlu
Mimarlık ve Felsefe
Mimarlık ve FelsefeDücane Cündioğlu · Kapı Yayınları · 2012284 okunma
Reklam
Tine madde üzerinden varmayı benimsiyor Zumthor, "Şeylerin içinden başka yerde fikir yoktur"
Sayfa 103Kitabı okudu
Son Ağaç Ev
"Binanın içinde yaşayan kişiler bu kıvrımlardaki işlevleri dayatmayla değil, kendi keşifleriyle fark ederler." (İsmi geçen yapı için)
İdeal; Özlenen
Yunanlar doğadan uzak yaşamadıkları için yarattıkları yapıtlarda doğa özlemine rastlanmaz. Fakat doğa insan yaşamından çıkmaya başladıkça şairin dünyasında bir ideal olarak belirlemeye başlar. *Gerçekten de o dönemin Fransa Kraliçesi hafta sonları ineklerin sağılmasını izleyebilmek için sarayın bahçesine bir köy inşa ettirmiş ve böylece Schiller'in tezini doğrulamıştır.
Sayfa 175 - Friedrich SchillerKitabı okudu
Dünya bir gösteridir
Dünya bir gösteridir, yepyeni, haz verici duyumların kaynağıdır, ya da sanat aracılığıyla, cinsel ilişki aracılığıyla, sonsuz çeşitlilikte -ama üretken olmayan- hareket imkanları aracılığıyla 'bireyselliğini' hayata geçireceği bir alandır.'' Bugün de -ayrıcalıklı sanatçılarımız, mimarlarımız, sanat hamilerimiz için- aynı durum, üstelik daha da güçlü bir şekilde, geçerli. Ama böylesi bir sanatın gerçekten özgür olduğu söylenemez,'' diye uyarıda bulunur Schapiro, '' çünkü çok dışlayıcı, çok özeldir.'' Özgür sıfatını hak etmek için, bireyselliği dışlayıcılığından, eziciliğinden, sapkınlığından arınmalıdır.''
Sayfa 60 - Sanatın Toplumsal Temelleri (1936) SchapiroKitabı okudu
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.