Bir alışkanlığı aşabilirsiniz ama unutmanız çok olası değildir. Alışkanlığın zihinsel oyukları beyninize bir kez kazınınca, uzunca bir süre kullanılmasalar bile tamamen ortadan kaldırılmaları neredeyse imkansızdır.
"Geleneksel toplumlarda davranışların çoğu diğer insanların beklentilerini karşılamak için yapılır. Dostlar, düşmanlar ve insanın önem verdiği diğer kişiler, onun benliğini biçimlendirirler. Çağdaş toplumlar ise insanın varoluşundan haberdar olabilmesine ve kendi iç yaşantısı doğrultusunda davranmasına öncelik tanır. Bir başka deyişle, bir insanın gerçek kimliği, yaşadığı olayların ne olduğuna değil, o olayların kişi tarafından nasıl yaşandığına göre belirlenir."
Sonrasında abartılı narsisizm geliştiren hastaların "tipik aile öyküleri vardır. Böyle bir kişi bebekliğinde ve çocukluk döneminde, soğuk bir anne tarafından bir dereceye kadar duygusal olarak aç bırakılmıştır. Çocuk bir savunma manevrası olarak narsistik kişilik örgütlenmesinin çekirdeğini geliştirerek
annesinin soğukluğuna karşı koyar. Çocuğun kimlik duygusunu-yani öznel bir güvenilir ve kalıcı aynılık duygusunu (Erikson, 1956)- inşa ederken maruz kaldığı ruhsal travmanın, her şeye gücü yetme fantezileriyle desteklenen erken ve kırılgan bir özerlik duygusunun gelişimine yol açabileceği konusunda Arnold Modell'le (1975) aynı fikirdeyim.
İlkellerin ruhsal duygularında bugünkü medeni insanlar arasında görülenden fazla bir çift yanlılık vardı. Bunun azalması ile çift yanlı duygular arasındaki çatışmanın uzaklaştırılmasının bir görüntüsü olan tabu da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.