Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Psikoloji-İnceleme

Profil
İnsan olmak adlı kitabının ilk basımının ardından bir dostum, kitabın kendisine ait kopyasını bana imzalatmak istemişti. Kitabın çeşitli yerlerinde oklar çıkarılarak ikimizin de tanıdığı bazı kişileri isimlerinin yazıldığını fark ettim, kendim de dahil. Yani hepimize tanılar koymuş kendince. Dayanamayıp sormuştum: “peki sen kitabının neresindesin?“ Cevap gelmedi tabii, ona göre kitapta kendisinden başka herkes vardı anlaşılan.
Bazen birine kendinizle ilgili bir şey anlatmak istediğinizde, karşınızdaki kişi anlatılanların içeriğinde kendi yansımasını yakalar ve birden sözü sizden kaparak kendine ilişkin bir şeyler anlatmaya başlar. Bazen de size ilişkin bir sorunu dinleyerek anlamaya çalışacağı yerde "sıkma canını" ya da "Üzülme, geçer" gibi sözlerle konuyu bitirmeye çalışır. Bu, aslında "Sus, seni dinleyemem!" mesajının dolaylı yoldan dile getirilişidir.
Sayfa 164 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Ne yazık ki pek çok kişi, “ne isterse “yapabileceği fikrine kendini kaptırıyor(bu özellikle gençlere yutturulan bir fikir); bu durumda çabaları yetersiz kaldığında neden kendilerini cezalandırarak tepki verdiklerini anlamakta kolaylaşıyor. Madem her şeyi yapabiliyorsun, işte ya da aşkta başarısız olman senden başkasının suçu olamaz. Şu halde günümüzde pek çoklarının kişisel yetersizlik kabul ettikleri şeyleri açıklamak için bir psikiyatrik teşhis arzulamasına da şaşırmamak lazım. Bir başka yarı-şiirsel slogan “ “mutluluk hapı“ “daha çok şey yap, daha iyi hisset, daha uzun yaşa. “Hız kültüründe bunlar ana hedefler ve pisko aktif ilaçlar bunlara ulaşan ulaşmamıza yardımcı oluyor: daha çok şey yapmak bunun ne olduğuna bakılmaksızın?; Kendini daha iyi hissetmek Duygularınızın neyin tetiklediğinden bağımsız olarak? Ve daha uzun yaşamak kazandığımız ilave yılların niteliğine bakılmaksızın? Hız kültüründe, yaptığımız şeyin içeriğine ya da anlamına pek kafa yormaksızın daha çok şey yapmak daha iyi yapmak ve daha uzun süre yapmak zorundayız. Kişisel gelişim kendi başına bir hedef haline geldi. Ve her şey özbenliğin etrafında dönüyor. Zygmunt Bauman’ın “küresel kasırga“ diye tanımladığı bir dünyada kendimizi savunmasız hissettikçe daha çok kendimize yöneliyor ve dolayısıyla ne yazık ki, iyiden iyiye savunmasız hale geliyoruz.
"Oysa yarın asla kaybolmaz çünkü hiçbir zaman var olmaz. Var olan tek zaman bugündür."
Reklam
Çok isabetli
Bir değil birkaç maske ile dolaştığımız günden beri, hangisinin gerçek yüzümüz, hangisinin maske olduğu bilgisini yitirdik. Sığ ve çoklu benliklerimizle, hayatın tesellisini ekranlarda arayan, yönünü yitirmiş, şaşkın kimseleriz artık...
Yaşamın manasını ararken kaybolanların temel hatası manayı dışarıda aramış olmalarından kaynaklanır.
Sayfa 33
Kişi kibre sahip olmaz, kibir kişiye sahip olur.
Dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri ve derinlik veya sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. Bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve mükemmel hale getirilir, ama özde değişmeden kalır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.