Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
youtu.be/kwmtworGgUk (...) - Ebeveynlerin nerede? + Bir yerlerde yalanlarıyla yaşıyorlar.. - İyi bir çocuğa benziyorsun, adil ol! + Adil mi? Thoreau'dan alıntı yapacağım: "Aşktan, paradan, inançtan, ünden, adaletten öte; gerçeği verin bana." #İntoTheWild
Dövüş Kulübü
Amaç, kazanmak değil (kaybedenler genellikle, kaza­nanlardan daha popüler oluyor); daha ziyade kendi ayakları üzerinde durabilmek, hayatına devam edebil­mek, yere yığılıp kalmamak.
Reklam
Nasıl mutlu olunur?.
İnto the Wild filmine damga vuran Tolstoy alıntısı.. youtu.be/7zMRTB5T82g "Çok şey yaşadım. Ve artık mutluluk için gerekli olan şeyi bulduğumu biliyorum; Tenha bir yaşam, iyilik yapmanın kolay olduğu ve kendilerine iyilik yapılmasına alışkın olmayan yararlı insanlar olma olasılığı.. sonra işe yarayacağını umduğun bir iş, sonra dinlenmek, doğa, kitap, müzik, kendini sevmek, komşu edinmek.. işte benim mutluluk fikrim. Bir de bütün bunlardan sonra, bir eş olarak sen, belki çocuklar.. İnsanın yüreği daha ne isteyebilir ki?"
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Sqiud Game filmi/dizi, bildiğin Vahşi Kapitalizm'in oyun versiyonu .. 🎬 (Kore filmlerini sevmiyor olmama rağmen izledim.)
"Eğer yaşama sevincinin esasen insan ilişkilerinden kaynaklandığını düşünüyorsan yanılıyorsun…” Alexander Süperberduş İnto The Wild youtu.be/-UxDmy8tdzc
Hem sihirli hem de gerçekçi bir tarafı olan, tüm büyüleyici etkileyici gelişmeleri bünyesinde barındıran sinema, embriyogenetik potansiyelinde dünyanın tüm imgelerini barındıran muazzam bir arketipik rahmi andırıyor.
Metis Yayınları
Reklam
Sinema, insanın kendisinden ayrılıp bir başkası olmasını mümkün kılar. Olduğu yerdegöçebeye dönüşmesine olanak sağlar. Toplumsal tahayyülü derinleştirir, hatta kimi durumlarda toplumsal gerçekliğin bir adım ilerisinde olmayı, henüz atılmamış adımların sonuçlarını tasavvur etmeyi mümkün kılar. Diğer bir deyişle sinema sanal olanın, gelecek bir toplumun göstergesi olabilir. Bu nedenle de toplumsal gerçeklik kimi zaman sinemanın sanallığının bir ürünü gibi görünebilir, sinemanın gerçekliği değil de gerçekliğin sinemayı yansıttığına dair tekinsiz bir izlenim yaratır.
Metis Yayınları
Sanki "Dövüş Kulübü"ndeki şiddet fantazisi, yani gerçek bir olaya dayanmayan şiddet imgesi ile tam karşıtı olan gerçek terör, yani hayal edilemeyen yüce bir olay, imgesi olmayan bir şiddet kesişme noktasına gelmişti.
Metis Yayınları
İnsan böyle bir gölge oyunundan nasıl bir anlam çıkarabilir? Belki de bu anlamda ilk girişim, Platon'un insanlığı bir mağarada zincirlenmiş, kendi cehaleti yüzünden kapana kısılmış ve bunun ötesinde bir âleme ulaşma olanağından bihaber olarak tasvir ettiği mağaraalegorisiydi. Burada mağara, gerçekler âlemi ve simulakranın ardındaki Biçimler karşısında bir imgeler dünyasını, simulakrum ya da gerçekdışılık dünyasını temsil eder.
Metis Yayınları
Brians'ın (1998) Baudry'nin klasik makalesinin (1974) izinden giderek belirttiği gibi, "Platon günümüzde yaşasaydı, ateşin yerine projektörü, gölgesi duvara yansıyan nesnelerin yerine film şeridini, mağara duvarındaki gölgelerin yerine perdede gösterilen filmi, yansıma ve yankının yerine de perdenin ardındaki hoparlörleri koyarak hantal diyebileceğimiz mağara metaforunu bir sinema salonu metaforuyla değiştirirdi belki de.
Metis Yayınları
Reklam
Kopya ve Simülakra
Platon esasen iki imge arasında ayrım yapar: kopya ve simülakra. Kopya saf Biçimlerin, İdeaların benzerlik temelinde doğru bir temsiliyken, simülakra saf Biçimlerden bir ayrılma ya da sapmaya işaret eden sahte ya da uygun olmayan görüşlerden başka bir şey değildir.(Kopya, benzerlik taşıyan bir imge, simulakrum ise benzerlik taşımayan bir imgedir. Bu kavrama, büyük ölçüde Platonculuktan ilham alan ilmihaller aracılığıyla aşina olduk. Tanrı insanı kendi suretinde ve kendine benzeyecek şekilde yarattı. Ne var ki insan günah işleyerek bu benzerlikten mahrum oldu, fakat sureti aynı kaldı. Bizler simülakra olduk.)
Metis Yayınları
Sosyoloji ve Mütekabiliyet Meselesi
Sosyoloji bilimi, gerek sinemayla karşılaşmadan önce gerek karşılaştıktan sonra, her daim temsil sorunuyla,temsil ile gerçeklik arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağı meselesiyle meşgul olmak durumunda kalmıştır. Çoğu zaman bu meseleyi mütekabiliyet açısından ele almıştır:Temsil, temsil edilen gerçekliğe üç aşağı beş yukarıtekabül ediyorsa, amaç mümkün olduğunca tam temsiller inşa etmek olmalı. Bu bakış açısına göre sinema toplumsal yaşamı ancak dolaylı, sanatsal bir şekilde yansıtır.
Metis Yayınları
Kurmaca ve fantazi daima "gerçekliğin" içinden geçer. Fantazi gerçeklikten kaçmaya yarayan hayali bir yanılsama değildir, toplumsal yaşamın asıl temelidir (Zizek 1989: 45)
Metis Yayınları
Homo Sinematografikus
Morin'in iddia ettiği üzere, insan bir "homo sinematografikus" haline geliyor (2005: 3). Toplumsallaşmak, bugün büyük ölçüde imgeleroluşturmak ve tüketmek demek. Sinemanın birincil gizemi de bu: aşikârlığı.
Metis Yayınları
Bugün yapılan filmler, her şeyi -toplumsal ve siyasi yaşam, genel manzara, savaş, vb-ele geçiren sinema biçiminin gözle görülür alegorilerinden başka bir şey değil, sadece sinema perdesi için senaryolaştırılan koca bir yaşam biçimi. Sinemanın yok olmasının sebebi de şüphesiz bu: gerçekliğin içine girmiş durumda. Gerçeklik sinemanın, sinema da gerçekliğin avuçlarında kayboluyor. Her ikisinin de kendi özgüllüğünü yitirdiği ölümcül bir aktarım bu (Baudrillard 2005: 124-5).
Metis Yayınları
685 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.